"kederle" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحزن
        
    • بالحزن
        
    Ama bazı insanların kederle başa çıkmalarında yardımcı olan bir kararlılıkları vardır. Open Subtitles إلا أنَّ لدى بعض البشر يقين يُساعد البعض على التغلب على الحزن
    Hayır, öylecene gitmeyecek aşkım. kederle işler bu şekilde yürümüyor. Open Subtitles لا, لن يرحل الأمر بعيداً يا حبي هكذا يعمل الحزن
    Sizlere kederle birlikte ilerleme sürecinin bir kısmını paylaşmaya geldim. TED وأنا هنا لأشارككم جانباً من عملية المُضي قُدماً خلال وأثناء الحزن.
    - Bu ev kederle dolu. - Bir de bana sor. Open Subtitles ــ هذا المنزل مليئ بالحزن ــ أخبرني عن ذلك
    İlk önce kederle doluyorlar sonra da koku alamamaya başlıyorlar. Open Subtitles في الاول كانت مغمورة بالحزن ومن ثم شعروا بالفقدان
    "Sarı yağmuru izlerken kederle dolana dek bekle." Open Subtitles أنتظرينى حتى لو ملئك الحزن الذى تشعرين بـه حيـن تراقبين هـطـول الأمطـار الصفـراء
    Ondan ayrıldıktan sonra kalbim, acı ve kederle doldu. Open Subtitles بعد أن تركته الحزن آلمني في أعماقي لاحظتُ..
    Öylesi bir güzellik ve kederle yarışamam. Open Subtitles لا أستطيع المنافسة بمثل هذا الجمال وهذا الحزن
    Ona inandım, çünkü çok fazla kederle yaşıyordum ve bundan kurtulmak için her yola başvurmuştum. Open Subtitles صدقتُها لأنني كنتُ أتجوّل مع كثير من الحزن بأني حاولت أيّ شيء لأجعله يبتعد.
    "Hepsi de kederle düşecek" "Parlayıp, yanınca gölün suları" Open Subtitles لكن النهاية ستكون الحزن حيث ستضوي البحيرة محترقة بالنار
    Bir insan kalbindeki kederden kurtulmak için koca bir ulusu feda edebilir ama kederle hiçbir şey satın alamazsın. Open Subtitles مع ذلك، الرجل الذي يُقدم للأمم ما لديه من ذلك الحزن، لا يُمكنه شراء أيّ شيء بذلك الحزن.
    kederle, kollarımızı kardeşimiz Jim'in etrafında sarıyor ve Nancy'yle son istirahat yerine olan yolculuğunun ikisine de huzur getirmesi için dua ediyoruz. Open Subtitles فى الحزن نحن نُلقى ازرعنا حول اخينا جيم ونحن نُصلى من رحلتة مع نانسى
    Bir kız çocuğunun doğumunun kederle kutlanmasına ve kadınlara sahip olmaları gereken başlıca faziletin sebat etmek olduğunun söylenmesine tanık odukça, güzel geleneklerimizin büyüsü gözlerimin önünde yitip gitti. TED كنت أرى التقليد الجميل وسحره يتلاشى أمام عيناي عندما كنت أرى ولادة أي طفلة يتم الإحتفال بها مع شيء الحزن وحين يُقال للنساء أن التحلي بالصبر فضيلة أساسية.
    kederle baş etmek çok zordur, konuşmak isteyen olursa... Open Subtitles -إِنّ الحزن هو أحد تلك الأمور التى يصعب التعامل معها لذا إِذا ما رغب أحدكم فى الحديث
    Merhamet ve kederle boğulmak mı? Open Subtitles أن تخنقك الشفقة و الحزن
    Herkes kederle farklı şekilde başa çıkar, Detektif. Open Subtitles -نحن نتعامل مع الحزن بطريقةٍ مختلفة أيتها المحقّقة .
    Tim hep şöyle derdi: "Felaketler, kederle birlikte gerçek iyiliği de getirir." Open Subtitles كان (تيم) دوماً يقول " المأساة تجلب الحزن " لكنها تجلب معها الخير أيضاً
    bu duvarlar kırgın insanlarla çevrilene ve şehrimiz kederle,sokaklarımız göz yaşıyla taşıncaya yemek yiyecek, su içecek ya da havayı soluyacak kimse kalmayıncaya kadar. Open Subtitles حتى هذه الحيطان ستكتظ بالناس المحطّمين... مدينتنا ستملاء بالحزن شوارعنا ستغرق بالدموع حتى لا يبقى لنا...
    Onlarla olamamak, içimi kederle dolduruyor. Disculpame! Open Subtitles كوني لست معهم، يملأ حياتي بالحزن
    kederle dolu olarak bu mektubu yazıyorum. Open Subtitles أكتب لكِ اليوم وأنا مليئه بالحزن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more