Keşke kelimelere dökebilsem ama artık daha fazla seninle birlikte olamam. | Open Subtitles | أتمنى أن توضح الكلمات لكنّي لا يمكن أن أكون معك أكثر |
Şimdi herkesin kafasındaki şapkanın rengini anlaması için bu kelimelere hangi anlamlar yüklenmelidir? | TED | إذاً ما هو المعنى الذي يمكن تخصيص تلك الكلمات له بحيث يمكن أن يتيح للآخرين استنتاج ألوان قبعاتهم؟ |
Etrafınızdaki kelimelere bakmanız yeterli, işte o zaman göreceksiniz. | TED | لانه يتوجب عليك النظر خلف الكلمات حولك لكي تجدها |
Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
kelimelere ihtiyacı yok, benimle konuştu bile. | Open Subtitles | ،إنها لا تحتاج للكلمات فهي تكلمني مباشرة الآن |
Resimleri sildim ve Victor'un kelimelere bakarak, sanki onlar kendisine o nesneyi hâlâ çağrıştırıyormuş gibi hareket etmesini bekledim. | Open Subtitles | محوت الرسومات على أمل ان يلاحظ فيكتور الكلمات كممثل للأشياء |
Testlerdeki bu tür kelimelere dikkat et. Ölümcül olabilirler. | Open Subtitles | احترسي من الإخطاء في معاني الكلمات فربما يقتلوا |
Kardeşine teşekkür etmeye çalışır. Ama bunu kelimelere dökemez. | Open Subtitles | يحاول أن يشكر أخاه لكنه لا يجد الكلمات المناسبة |
Deprem sarsıntısı muhtemelen, konuşma ve kelimelere biçim verme yeteneğini kontrol eden, beyin yarımküresinin sol tarafındaki artkafa lobunu kapadı. | Open Subtitles | الفلقة القذالية من قسم الدماغ الأيسر الذي يسيطر على القدرة على التكلم وتشكيل الكلمات |
Başta söylediği kelimelere öylesine takılmıştım ki, konuşmanın gerisini tamamen kaçırdım. | Open Subtitles | تعلقت فوق الكلمات القليلة التى قالها, وفقدت الهدف الرئيسى من المحاضرة كلياً. |
...o yüzden onun yanında kullandığımız kelimelere dikkat ediyoruz. | Open Subtitles | لذا نحاول توخّي الحذر بشأن الكلمات التي نقولها أمامها. |
Havada söylememe izin vermeyecekleri kelimelere bak. | Open Subtitles | انظر إلى لائحة الكلمات التي لا يسمحون لي باستخدامها |
Öncelikle yanağımdaki kokuyu kelimelere dökmem mümkün değil. | Open Subtitles | حسناً ، أولاً ، الكلمات لا يمكنها وصف الرائحة التي علقت بخدي |
Şimdi tek yapman gereken, bu kelimelere yoğunlaşmak. | Open Subtitles | ما يجب عليكي فعله الآن هو فقط التركيز على الكلمات |
Seni o kadar çok seviyorum ki kelimelere dökemiyorum bile. | Open Subtitles | أريدكِ أن تعرفي أني أحبكِ كثيراً حتى أني لا استطيع ايجاد الكلمات |
Farkına vardım ki, düşüncelerimi kelimelere dökmek gittikçe anlamını yitiriyordu. | Open Subtitles | لقد ادركت ان الكلمات التي بداخل تفكيري في تناقص مستمر بمعناها |
Bu kelimelere inanmayan çok insan var. | Open Subtitles | هناك العديد من الناس فى العالم ممن يصدقوا هذه الكلمات |
Dürüst olmak gerekirse, Antarktika beni öylesine çok zorladı ve alçakgönüllü yaptı ki, bunu bir gün kelimelere döküp dökemeyeceğimden emin değilim. | TED | إن كنت صريحا، تحدتني أنتركتيكا فيا وجعلتني أحس بالإذلال بشكل عميق لست متأكدا إن كنت أستطيع وصف ذلك بالكلمات. |
Bunlar fikirleri kelimelere çevirmemize yarıyor ve miktarları da rakamlara. | TED | سمحت لنا بترميز الأفكار بالكلمات والكميات بالأرقام. |
...kelimelere ya da biraya hemen dönemiyorum ya da daha fazla isteyip istemediğime.. | Open Subtitles | لا أستطيع العودة بسرعة كبيرة للكلمات والجعة بينما أريد المزيد منه |
İletişim kurmak için kelimelere ihtiyaç duymaz. | Open Subtitles | إنّها ليست بحاجة للكلمات للتواصل معكم |
En kötü olan şey çok daha acıydı, şimdi bile kelimelere dökmek zor. | TED | الأمر الأسوأ كان شيء مؤلم للغاية، شيء يصعب وصفه حتى الآن بكلمات |
Şimdi de bunu nasıl kelimelere dökebileceğimizi bulmalıyız. | Open Subtitles | الآن علينا العثور على طريقة نضعها في كلمات |