Şimdi kulağa bir kafir gibi gelebilirim affedin beni, bu Kemerlerin o binalarla çok ortak noktası var. | Open Subtitles | الآن بخطر أن الأمر يبدو جدف على الله، سامحوني. هذه الأقواس لديها قاسم مشترك مع تلك المباني. |
Eğer Avustralya'ya olan o uzun mesafeli uçuşlardan birine katıldıysanız ve size hiç bir yiyecek sunmayacaklarını fark ettiyseniz, ama önünüzde oturan adam az önce McDonald's poşetini açtıysa, ve altın Kemerlerin (çev: McDonalds logosu) koltuğun üzerinde tütüyorsa, dersiniz ki, Bu 25 dolarla 16 saat boyunca hiçbir şey yapamayacağım. | TED | إذا كنت قد ذهبت على أحد تلك الرحلات الطويلة الى استراليا وأستوعبت حقيقة أنهم لن يقدموا لك أي طعام، لكن أحد من الناس أمامك في الصف قام بفتح كيس ماكدونالد، ورائحة الأقواس الذهبية تفوح من المقعد، ستفكّر، لن أستطيع فعل أي شئ آخر بهذه الخمسة وعشرين دولاراً ل 16 ساعة. |
Taş Kemerlerin oraya gidiyor! | Open Subtitles | إنه يذهب بإتجاه ممر الأقواس الصخرية ! اقطعي طريقه |
Kemerlerin işe yaradığı tek şey pantalonlarınızı tutmasıdır. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى تفيد فيه الأحزمة هو منع السروال من السقوط |
Kemerlerin işe yaradığı tek şey, pantalonlarınızı tutmasıdır. Tamam, idmana başlayalım, olur mu? | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذي تفيد فيه الأحزمة هو منع السروال من السقوط |
Altın Kemerlerin sonunda alınacak çok altın var. Altın kemerler. | Open Subtitles | هناك ذهب ستحصلوا عليه في نهاية الأقواس الذهبية... |
Yürüyüş yolundaki Kemerlerin altında koştu... | Open Subtitles | كان يجري تحت الأقواس في "الميشن" |
- # Kemerlerin altında... # | Open Subtitles | # تحت تلك الأقواس # |
# Kemerlerin altında... # | Open Subtitles | # تحت تلك الأقواس # |
# Kemerlerin altında | Open Subtitles | # تحت تلك الأقواس # |
Çünkü hepimiz Kemerlerin yerini ve ne yapmamız gerektiğini biliriz. | Open Subtitles | لأننا نعلم جيدا أين تتواجد الأحزمة .و ما كان من المفترض أن نفعله |
Kemerlerin değeri iyice azaldı. | Open Subtitles | rlm; قيمة كل تلك الأحزمة قد تراجعت، |
Kokunun yanında, Kemerlerin arkasında. | Open Subtitles | بجانب الأحزمة |