Kemiklerinin üstünde et yok. | Open Subtitles | هل رأيت حالتك؟ لم يعد هناك لحم باق على عظامك |
Damarların patlamadan önce Kemiklerinin kırıldığını duyarsın. | Open Subtitles | تسمع عظامك تنكسر قبل أن تنفجر عروقك |
Kemiklerinin kırılmasına engel olacak kadar değil, ama bu konuda endişeleniyor gibi görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | , لا يكفي هذا لابقاء عظامها قوية لكن يبدو أنك لا تهتم بهذا |
Kızın Kemiklerinin gösterdigi kesikleri de buldum. | Open Subtitles | اكتشفت أيضاً بأن علامات التقطيع على عظامها تظهر |
Ve şakak Kemiklerinin öldükten sonra, sağırlığını incelemek için alındığı ortaya çıktı. Ki bu da neden kil bir kalıba sahip olduğunu ve kafatasının neden yana kaydığını açıklıyor. | TED | واتضح أن تحصد عظامه الصدغية تم حصادها حين توفي في محاولة لإلقاء نظرة على سبب صممه، وهذا هو سبب توفره على قالب طيني وجمجمته منتفخة خارجيا من الجانب هناك. |
Bu sefer onu durdurabiliriz, hem de sonsuza kadar ama Kemiklerinin nerede saklandığını bilmemiz gerek. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نوقفه هذا الوقت نوقفه للأبد لكننا نحتاج لمعرفة أين عظامه أخفت |
Seni bel kemiğinden vuracağım, kürek Kemiklerinin tam ortasından. | Open Subtitles | سأحاول أن أصيبك في العمود الفقري بين عظم كتفيك تماماً |
Bebeklerin Kemiklerinin ilk iki yıl boyunca elastik kaldığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين أن عظام الرضيع تظل مطاطية لأول عامين في حياته؟ |
Kemiklerinin üzerine çök ve dua et. | Open Subtitles | انحني على عظامك النخاعية, وصلّي |
Bakalım Kemiklerinin kırılmasını sevecek misin? | Open Subtitles | لنرى ان كنت تحب ان ترى عظامك وقد كسرت |
Kemiklerinin derinlerini kesiyormuş gibi. | Open Subtitles | شعور قوي يشق طريقه بعمق إلي عظامك |
Harika! Kemiklerinin içinde hisset! | Open Subtitles | رائع، رائع أشعر بها في عظامك |
Kemiklerinin darlığından ve aralarında henüz boşluklar var. | Open Subtitles | نعرف هذا بسبب رقة عظامها و أيضاً بسبب الفجوات في المنطقة الحوضية |
Kırılan Kemiklerinin sebebi otobüs ile taksi arasında sıkışmış olması. | Open Subtitles | وبما أن عظامها المحطمة متلائمة مع الضرر المتسبب من ضربة الحافلة والأجرة |
Onun yaşlı Kemiklerinin hapiste takırdaması kendimi suçlu hissettirecek. | Open Subtitles | لا أريد أن تتعفن عظامها بالسجن لتشعرنى بالذنب |
Yaşlılıkla, kırılmak üzere olan Kemiklerinin kırış kırış olmuş derisini tutmakta zorlandığını söyledi. | Open Subtitles | قالها بشكل عجوز و عظامه الهشة تجاهد لتحمل وزن جلده المتجعد |
On yıl sonra çişi geldiği için ormana giren bir avcı... onun Kemiklerinin üstüne işeyecek. | Open Subtitles | ... بعد عشر سنين من الآن صياد سيدخل الغابة ليلقي نظرة عندها تمر الريح من بين عظامه ... |
- İksirin işe yaraması için onu Kemiklerinin üstüne dökmeliyiz, ki onlar da gömülü. | Open Subtitles | -لأن طريقة عملها هي أن نسكُب الجرعة على عظامه المدفونة |
Ange, elmacık Kemiklerinin üzerindeki doku değerlerini çene hattına kadar düşür. | Open Subtitles | أنجيلا, هلَا أنقصتي من عمق الأنسجة فوق عظم الخدين إلى حد الفك |
Pelvis Kemiklerinin genişliğine bakılırsa, bu seferki de bir kadın. | Open Subtitles | هذه أُنثى أيضا بناءً على إتساع عظم الحوض |
Bu kadın yavaşça ölüyor çünkü; yüz Kemiklerinin içindeki iyi huylu tümörler ağzını ve burnunu tamamen kapatmış, bu nedenle nefes alamıyor ve yemek yiyemiyor. | TED | هذه المرأة تموت ببطء لأن أورام حميدة في عظام وجهها قد دمرت بالكامل فمها وأنفها، لذا لا تستطيع التنفس و الأكل |
Ayrıca kemiklerin mikroyapısına da baktık. Burada Spinosaurus Kemiklerinin iç yapısının çok sıkı ve aralıksız olduğu ortaya çıktı. | TED | وأيضًا ألقينا نظرة على البنية المجهرية الدقيقة للعظم، للهيكل الداخلي لعظام السبينوصور، وتبين لنا أنها غليظة جدا وصغيرة الحجم |
Bu eski insanları neyin öldürdüğünü bilmenin kesin bir yolu yok ancak Kemiklerinin çok tanıdık bir bakteri tarafından enfeksiyon kaptığını biliyoruz. | TED | ليس هناك طريقة حاسمة لمعرفة ماذا قتل هؤلاء القدامى، لكننا نعلم أن عظامهم مصابة بواسطة بكتيريا مألوفة جداً. |