Boynuzlu kertenkeleler, özelleşmiş kan plazması ile zehirli iğnelerine direnerek, hasatçı karıncaları tüketmişlerdir. | TED | تتغذى السحالي ذات القرون بكل سهولة على النمل الحاصد، بمقاومة لدغاته السامة مستخدمةً بلازما دم متخصصة. |
Natalie'nin o Jurassic Park'taki tüküren kertenkeleler gibi olduğu bir tane de var. | Open Subtitles | لقد حصلت على واحده أخرى حيث ناتالي واحد من تلك السحالي اللتي في حديقة الديناصورات |
Küçük kertenkeleler, kuşlar ve böcekler olağan avlarından. | Open Subtitles | السحالي الصغيرة والطيور والحشرات هي مقلع الفريسة الطبيعي |
Sanki bir gün yüzlerini çıkarıp altından uzaylı kertenkeleler çıkacakmış gibi. | Open Subtitles | وكأنهم في يوم ما قد يخلعون وجوههم ويكون هناك سحالي غريبة من تحتها؟ |
Soğan yedikleri sürece kertenkeleler için endişelenmelerine gerek yok. | Open Subtitles | على الأقل لن يحملوا هم السحالى طالما أكلوا بصل |
Büyük böcekler gökyüzüne doğru emilebilir peki neden kuşlar, yarasalar ve kertenkeleler için aynı şey olmasın? | Open Subtitles | الحشرات الكبيرة يمكن أن تبتلع في السماء فلماذا لا تبتلع الطيور, الخفافيش, و السحالي أيضاً؟ |
Bu kertenkeleler tarafından eğlenceleri için kaçırıldık. | Open Subtitles | لقد تم اخذنا عن طريق هولاء السحالي الكريهه لاجل متعتهم |
Bu kertenkeleler bir şey yapmadı ve bırakılmaları gerekir. | Open Subtitles | هذه السحالي لم تفعل شيئاً, ويجب إطلاق سراحها |
Bunlar kaçmaya ikna ettiğimiz kertenkeleler. | Open Subtitles | يبدو انهم نفس السحالي التي حررناها بالصباح |
Bazı erkek kertenkeleler dişileri etkilemek için şınav çeker. | Open Subtitles | بعض ذكور السحالي تقوم بتمارين الضغط لتجذب الشريكات |
Bildiğin üzere kertenkeleler soğuk kanlı hayvanlardır sıcaklığı hissedemezler. | Open Subtitles | كما تعلم فإن السحالي من الحيوانات ذات الدم البارد التي تفتقر للقدرة على الإحساس بدرجة حرارة الطقس |
Peki kertenkeleler süslenip püsleniyor ve ringin etrafında geçip töreni mi yapıyorlar? | Open Subtitles | هل يلبسون السحالي ويزينوها لتدور حول الحلبة ؟ |
kertenkeleler ve kızıl derililer arasına beni yaşamak için sürüklemen hakkında duyduklarım da ne oluyor? | Open Subtitles | ما هذه الخطة التافهة التي سمعتها عن سحبي للعيش مع السحالي وهنود الكومانشي؟ |
Küçük kertenkeleler ise iguanaları rahatsız eden sineklerle beslenir. | Open Subtitles | في حين ان السحالي الصغيرة تفترس الذباب الذي يضايق المستعمرة. |
Aynı zamanda küçük kertenkeleler de vardı, memeliler, böcekler, etçil veyahut otçul sürüngenler -- hepsi aynı kaynaklar için savaşıyordu. | TED | وفي ذات الوقت، كانت هنالك السحالي الصغيرة والثدييات والحشرات، كما تسودها زواحف آكلة للحوم وزواحف آكلة للأعشاب، تتنافس كلاها على ذات المصدر. |
Böylece dinozorların öz torunlarını, yani kuşları incelemeye koyulduk; sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını, yani timsahları mercek altına aldık; daha sonra kuzenleri diyebileceğimiz kertenkeleler ve kaplumbağalar araştırma konumuz oldu. | TED | لذا فنحن ننظر إلى تشريح الطيور، الذين هم أحفاد الديناصورات المباشرة، وفي تشريح التماسيح، الذين هم أقرب أقربائهم الأحياء، ومن ثم إلى تشريح السحالي والسلاحف، ولنقل أنهم أبناء عمومتهم. |
Onlara ne isterseniz onu deyin. İri kertenkeleler. İğrençler. | Open Subtitles | يمكنكما تسميتها كما تشائون إنها سحالي ضخمة، شريرة. |
Gerçek bebekler için değil mi, kurtlar ya da kertenkeleler için değil? | Open Subtitles | لـ أطفال بشريون ، ليس لـ ذئاب و سحالي |
Biz kertenkeleler için çalışıyoruz. | Open Subtitles | أنظر، إننا نعمل من أجل السحالى |
Susun! kertenkeleler... | Open Subtitles | اصمتوا أيتها السحالى |
Bu kadar kolay olacağını mı zannettiniz... sizi pis kertenkeleler? | Open Subtitles | هل ظننتم أنني سأهون عليكم القبض علي أيتها الزواحف الصغيرة المزعجة |
Boynuzlu kertenkeleler gözlerinden kan fışkırtabilir. | Open Subtitles | السحلية المقرنة تستطيع أن تضخ الدم من خلال عيونها |