| Tüm bunlardan geriye hayatta kalan tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط الذي يبدو انه على قيد الحياة |
| Ve aranızda bir kişi var ki fedakarlığı fark edilmeme tehlikesi altında. | Open Subtitles | وأشعر بأن هناك شخص بينكم من الخطر أن يمر كرمه مرور الكرام |
| Yaşam tecrübelerimizden oluşan tüm her şeye sahip bir kişi var. | TED | فقد يكون هناك شخص يمتلك كل ما يكوِّن الخبرات الحياتية |
| Çocukların kaçırıldığı 45 kilometrelik alan içinde 439 kişi var. | Open Subtitles | عددهم 439 ضمن مسافة 30 ميلا من مكان اختطاف الصبية |
| O kadar da kötü değilmiş. Sadece birkaç kişi var. | Open Subtitles | أوه, ليس سيئا جدا هناك القليل من الناس ها هنا |
| Bu hamleyi bilen tek bir kişi var. | Open Subtitles | ثمّة شخص واحد على قيد الحياة يعرف تلك الحركة |
| Bu hastanede, anestezi için vasıflı bir tek kişi var ve bu bayan da 12 ya da 18 aylık anestezi eğitimi olduğu için vasıflı. | TED | في هذا المستشفى، يوجد شخص واحد مؤهل لتوفير التخدير، وهي مؤهلة لأنها أمضت 12 أو 18 شهرا في التدريب على التخدير. |
| Tüm bunların eşleştiği sadece bir kişi var. | TED | هناك شخص واحد بالضبط سينطبق عليه كل هذا. |
| - Macgregor benden korkmaz, değil mi? Dünyada onu korkutacak yalnızca bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط في هذا العالم يخاف منه |
| Ne yapacağız? Bizi bu durumdan kurtaracak tek bir kişi var! | Open Subtitles | هناك شخص واحد يمكنه أن يخرجنا من هذه الأزمة |
| Bunu engelleyebilecek tek kişi var. | Open Subtitles | .انا مضطر ان اجرحك هناك شخص واحد فقط .الذى يمكنه ان يوقف ذلك |
| Bu odada bulunanların dışında... sizi bu boktan durumla ilişkilendirebilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | وغيرنا نحن في هذه الغرفة هناك شخص واحد فقط حقا الذي يمكن أن يربطك بهذه الغلطة |
| Bakın Bay Bauer, bu iş için suçlamanız gereken tek kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط يجب أن تستخلصي منه المعلومات |
| Binanın yapısı termal görüşü engelliyor. İçeride kaç kişi var öğrenemedim. | Open Subtitles | هيكل المبنى يحجب الطاقة الحرارية لا أعلم عددهم بالداخل. |
| Yerine geçmek isteyen o kadar çok kişi var ki. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الآخرى التي يمكن أن تحل محلك |
| Bu hamleyi bilen tek bir kişi var. | Open Subtitles | ثمّة شخص واحد على قيد الحياة يعرف تلك الحركة |
| Linki koyabilen bir kişi ve diğer bir kişi var ...sonunda, ona tıklanıp, tıplanmadığına karar vermeye çalışıyor. | TED | لا يوجد شخص واحد يجهز الرابط، ولا يوجد شخص آخر في الطرف الآخر يحاول أخذ قرار هل يضغط على أم لا. |
| Bu yeni diyara giderken peşimden gelmesini istemediğim tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحدٌ لا أريده أنْ يلحق بي إلى هذه الأرض الجديدة. |
| Sizden kaç kişi var? | Open Subtitles | كم عددكم يا رجال هنـا؟ |
| Biliyorsunuz ki, bu arada, Bangalore da iki milyon kişi var, ki bunlar 800 gecekondu mahallesinden birinde yaşamakta. | TED | أتعلمون بالمناسبة, هناك ٢ مليون شخص في بانجلور يعيشون في ٨٠٠ حي فقير |
| Onun Eddie'nin parası olmadığını bilen sadece iki kişi var. Sen ve ben. | Open Subtitles | هناك شخصان يعرفان ان ذلك المال ليس مال ادي, انت وانا |
| Dünyada bunun olacağını önceden söyleyebilecek olan bir tek kişi var. | Open Subtitles | هنالك شخص واحد فقط في العالم يمكنه التنبؤ بشيء من هذا القبيل |
| Dünyada uğruna öleceğim tek bir kişi var, ve o da sensin. | Open Subtitles | هنالك شخصٌ واحد فقط أنا مستعدٌ للموت من أجله, و هو أنت |
| Yardımınıza ihtiyaç duyabilecek 47 kişi var aşağıda. | Open Subtitles | هناك 47 شخص هناك قَدْ يَحتاجُون إلى مساعدتَنا. |
| Ve sonunda anladım ki bunun için güvenebileceğin bir kişi var. | Open Subtitles | وأدركت أخيرا أن ثمة شخص واحد يمكن أن تأتمنه عليه |
| İyi vakit geçirdiğini söyleyen birkaç kişi var. | Open Subtitles | هناك عدد كبير نسبياً الذي يَقُولُ بأنّه وقت طيب. |
| Vay canına. Açıklanacak çok şey var. Sizi arayan çok kişi var. | Open Subtitles | ياللهول، عليكم تفسّير الكثير من الأمور الكثير من الأشخاص يبحثّون عن كلاكما |