| Hey, bu pencere de kırılmış. Demek oluyor ki katil bu odadan biri değil. | Open Subtitles | هذه النافذة محطّمة أيضاً، ممّا يعني أن القاتل لم يكن أحد الموجودين في هذه الغرفة |
| Demek ki katil güvendiği biriymiş; | Open Subtitles | هذا يعني أن القاتل شخص تثق به شخص لم تكن خائفةً منه |
| Ama eminim ki katil de Mars'a hiç gitmemiştir. | Open Subtitles | من يدي القاتل لكن من الواضح أن القاتل لم يكن في كوكب المريخ |
| Eğer bir soygunsa haftalık maaşım üzerine bahse girerim ki katil kimi devirdiğini bilmiyormuş. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن عمليّة سرقة، فأراهن براتب الأسبوعي أنّ القاتل لمْ يكن يعرف من يسرقه. |
| Korkarım ki katil, düşündüğünüzden daha yakın size. | Open Subtitles | أخشى أنّ القاتل قد يكون أقرب إلى المنزل ممّا تعتقدين. |
| Anlamı şu ki, katil kurbanının kim olduğunu kesin olarak biliyordu. | Open Subtitles | وجهة نظرى ان القاتل كان يعرف جيدا من الضحية |
| Ama garip olan su ki katil cesedin yaninda yaklasik 20,000 dolar birakmis. | Open Subtitles | لكن الشيء الغريب هو أن القاتل ترك معه ما يقارب من 20000دولار مع الجثة |
| Telesekreter mesajı açıkça gösteriyor ki katil intikam peşindeymiş. | Open Subtitles | البريد الصوتي يشير بوضوح أن القاتل كان يسعى للإنتقام. |
| Bu demektir ki, katil onu olay yerinden depoya götürdü. | Open Subtitles | ما يعني أن القاتل اصطحبه للمخزن من مسرح الجريمة |
| Bu da demek oluyor ki katil kurbanı diz çöktürüp nefes yolunu kapatmış. | Open Subtitles | أن القاتل جلسَ على الضحية وقطعَ مجراها الهوائي |
| Pekala, demek ki; katil kendisiyle iletişime geçti. | Open Subtitles | حسناً ،، هذا يعني أن القاتل وصلَ إليهِ مباشرةً |
| Bu demek oluyor ki, katil kurbanı tanıyordu. | Open Subtitles | هذا يعني أنه من الممكن أن القاتل يعرف الضحية. |
| Sanıyorum ki katil cesedi taşıyıp bu yeni mekanı oyunda bırakmak istedi. | Open Subtitles | لا أظن أن القاتل أراد يحرك الجثة أبقى على المكان الجديد من أجل المسرحية إن قلنا |
| Laboratuarda barut kalıntısı testi sonucu negatif çıktı. Bu da demek oluyor ki katil hala dışarıda bir yerde. | Open Subtitles | عادت نتائج المُختبر سلبيّة لبقايا البارود، ممّا يعني أنّ القاتل لا يزال طليقاً. |
| Demek ki katil saldırıda yaralandı. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ على الأرجح أنّ القاتل قد جُرح أثناء الهجوم. |
| Görünen o ki katil, Joe'nun ilacının içeriğini siyanürle değiştirmiş. | Open Subtitles | يبدو أنّ القاتل قد إستبدل محتويات كبسولة (جو) بالسيانيد |
| Demek ki katil telefonumu kullandı. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ القاتل استخدم هاتفي! |
| Fakat diyelim ki, katil onun dün gece dışarı çıkmayacağına bel bağlamıştı. | Open Subtitles | ولكن, دعنا نفترض ان القاتل, كان يخطط على انها لن تذهب للحفل ليلة امس, |
| Bu demektir ki katil 7'den önce suç mahallindeydi. | Open Subtitles | يعني إن القاتل كان في موقع الحادث بعد الساعة السابعة. |