Üçüncüsü ona koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde aşık olmuştum. | Open Subtitles | و ثالثـاً كنت مغرمـة بـه من دون أيـة قيود أو شروط |
Bu çocuk hep beni doğru yola sevkeder koşulsuz çekip çevirir. | Open Subtitles | هذا الفتى يدفعني دومًا في الطريق الصحيح و يجذبني بدون شروط |
Çünkü kısa olduğu kadar özdü babam beni koşulsuz sevdi. | Open Subtitles | لأنه بقدر ما كانوا مختصرين والدي منحني حبا غير مشروط |
onu tedavi ediyoruz. bu arada bu tedavi sürecinin tamamen koşulsuz olduğunu belirtmek isterim. Karşılık verme esasına dayalı değil. | TED | يتم تزويده بالعلاج, و أريد أن اؤكد هنا أن العلاج غير مشروط بالمرة. بدون أي مقابل. |
Ömründe hep yanında ve koşulsuz seni seven birisi olmuştur. | Open Subtitles | هناك دائما شخصا واحد في حياتك الذي يوجد من أجلك ويحبك دون قيد أو شرط |
Ben, koşulsuz sevgi ve saygının sadece insan yaşamını kurtarmakla kalmayıp onu dönüştürebileceğinin de bir kanıtıyım. | TED | انا دليل، الحب غير المشروط والاحترام ليس بأمكانه فقط أنقاذ حياة ولكن بأمكانه تغيير حياة |
Eğer koşulsuz teslim olursan, seninle bazı meseleleri tartışabiliriz. | Open Subtitles | نحن ننوي مناقشة تنفيذ أعمالنا و التعامل معك إذا احتفيت بدون شروط |
Korkarım, bu koşulsuz sevgi, gerçek sevgi değil. | Open Subtitles | أخشى أن الحب بلا شروط ليس حباً على الاطلاق |
Evet. Evlilik her konuda böyledir. koşulsuz aşk. | Open Subtitles | أجل ، هذا ما يعنيه الزواج يارجل ، حب بلا شروط يمكنك ان ترتدي ما تريد ولازال بإمكانك ممارسة الجنس. |
Bazen anlaşmazlıklar yaşadık, ama ikimizin de koşulsuz olarak uzlaştığı bir şey vardı. | Open Subtitles | كانت لدينا خلافاتنا حتماً لكننا كنا نتفق على أمر واحد بدون شروط |
Sanırım ben o tip... koşulsuz bağlanan tipte kızlardan değilim. | Open Subtitles | أنا أظن بأنني إلى حدما تعلم, لست من نوع الفتيات الاتي يضعن شروط ملحقة |
Bana ki bu arada beni koşulsuz olarak sevmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | و بالمناسبة يجب أن تحب بدون أى قيود أو شروط أنا لم أفعل أى شئ |
Sevgisi her şey olabilir ama koşulsuz değil, ve çoğu kez de sevgi bile değil. | Open Subtitles | حبهُ بعيد من أن يكون غير مشروط و غالباً ليسَ حُباً |
Böylece Müttefikler savaş meydanında yapamadıkları Almanya'nın koşulsuz teslim olmasını kağıt üzerinde başarma yoluna gittiler. | Open Subtitles | لذلك عرض الحلفاء أن ينجزوا على الورق ما حققته جيوشهم في الميدان الحصول على إستسلام ألمانيا الغير مشروط |
Umarım bir gün Grace'le her gün yaşadığım... koşulsuz sevgiyi, güveni... ve açıklığı yaşarsın. | Open Subtitles | بصراحة اني اتمنى ان تجرب فقط ليوم واحد الحب الغير مشروط و الثقة و الصراحة أتعلم. |
Terapistim, duyduğum bu aşkın temelinde koşulsuz hayranlığının ve benimseyişinin yatabileceğini söyledi. | Open Subtitles | طبيب المعالج, قال أن تكوني إفتتاني قد يكون الإعجاب الغير مشروط و قبول أحصل عليه من |
Nefesleri her zaman berbat kokar ayrıca seni koşulsuz severler. | Open Subtitles | دائماً يسيل لعابهم أثناء التنفس.. يقدمون لك الحب دون قيد أو شرط. |
Ekonomistler buna koşulsuz para transferi diyor ve bu tam olarak: Herhangi bir şarta bağlanmaksızın nakit para vermek. | TED | يسميها علماء الاقتصاد تحويل الأموال غير المشروط، وهذا يعني تماما: أنها أموال ممنوحة دون أي قيود. |
Ve doula olarak çalışırken öğrendiğin tek bir şey varsa o da şudur ki birazcık koşulsuz destek gerçekten çok faydalı olabiliyor. | TED | لكن إن كان هناك شئ واحد تعلمته من عملى كقابلة، أن القليل من الدعم غير المشروط يمكن أن يساعد كثيراً. |
Neticede, koşulsuz dürüstlük diye bir şey yok. | Open Subtitles | على العموم، ما من شيء يدعى بالاخلاص المطلق |
Biraz psikoz, ahlaki sorumsuzluk, koşulsuz itaat, hepsi gerekli. | Open Subtitles | بعض الهوس ، انعدام الخُلق ، الطاعة العمياء كلها مطلوبة |
Alman İmparatorluğu ve halkının lideri Ordular Başkumandanı Hitler'e koşulsuz itaat edeceğim. | Open Subtitles | بأنني سأقدم طاعة غير مشروطة لأدولف هتلر فيورر إمبراطورية المانيا النازية المقدسة و الناس القائد الأعلى للجيوش المسلحة |