Çiçek falan kokar sandım ama sigarayla Hindistan cevizi kokuyor. | Open Subtitles | ظننت أنها ستبدو مثل رائحة الورود ولكنها سجائر وجوز الهند |
Diğer orkideler bazı böceklerin yumurtalarını bıraktığı küf gibi görünür ve kokar. | TED | بعض أنواع الأوركيد الأخرى لها رائحة ومظهر الفطريات التي تضع حشرات معينة بيضها عليه. |
Mnemosyne Lilyum(Çiçeği) suyu gibi kokar, ama biraz daha pis kokulu hali.. | Open Subtitles | ماء ميناساين رائحته مثل الزنابق مع درجة مخففة من ماء الصرف الصحي |
Ama sidik karıncası kapı sövesinde oturur ve sidik gibi kokar. | Open Subtitles | ولكن هذه النملة فقط تجلس على مقبض الباب رائحتها مثل البول |
Ölü hayvanlar hep kokar. | Open Subtitles | بالفعل، كل الحيوانات الميتة تفوح منها هذه الرائحة |
Tamam, şimdi, neden bu şeyler kesik çimen gibi kokar, değil mi? | TED | حسنا، الآن. لماذا هذه الاشياء لها رائحة قطعة العشب، صحيح؟ |
Bu Cis 3 Hegzanol. Kesik cimen gibi kokar. | TED | هذا مركب آلديهايد أوراق النباتات و له رائحة قطعة العشب. |
Bu da Cis 3 Hegzantiol ve curuk yumurta gibi kokar, anlastik mi? | TED | و هذا مركب آلديهايد أوراق النباتات و له رائحة البيض الفاسد، أوكي؟ |
...çünkü sabun ve bira kokar. | Open Subtitles | لأنه تنبعث منه رائحة الصابون الأسمر والبيرة.. |
Bizon avcιlarι hep çürümüş bağιrsak kokar. | Open Subtitles | رائحة صيادي الجاموس تشبه رائحة الامعاء المتعفنة |
- Ve nefesin çöp gibi kokar. | Open Subtitles | احب الاسنان الصفراء سوف تصبح رائحة نفسك كالقمامة |
Gübre bile bu kadının parfümünden daha güzel kokar. | Open Subtitles | حتى السماد رائحته أفضل من عطر تلك المرأة |
Bilirsin, Coco'nun çok güzel parfümleri vardır ve balıkçı pis kokar. | Open Subtitles | كانت تعمل مع شركات العطور وبائع السمك رائحته كريهة |
1.80 boylarında, 90 kilo ağırlığında, çürük meyve kokar. | Open Subtitles | طوله ستة اقدام .. وزنه 180 رطل .. رائحته كرائحة فاكهة غير طازجة .. |
Hangisi olursa. Uçuş tulumu kokar, kürkler de tüy içinde bırakır. | Open Subtitles | لا تفضيل بدله الطيران رائحتها كريهه , سترة الفراء تتمزق |
Bu Polkie, at teri gibi kokar ama tadı o kadar kötü değildir. | Open Subtitles | هذه خمر بولكي رائحتها كعرق كالحصان ولكن مذاقها جيد |
Kendisi tıpkı gençliğin kaybolmuş bekâreti gibi kokar. | Open Subtitles | رائحتها تشبه رائحة العذرية التي فقدت في الصغر. |
Hayır, burası her zaman leş gibi kokar! | Open Subtitles | لا تستطيع التعود على الرائحة مهما تعددت زياراتك |
Mutlu insanların çoğu günün sonunda leş gibi kokar. | Open Subtitles | يَشتمُّ البعض مِنْ الناسِ الأكثر سعادةِ السماء العالية في نِهَايَة اليَوْمِ. |
Bilirsin kafa derisinde... yeterince iyi bir berber, başına masaj yapar... güzel kokar ve şampuan da güzel kokar. | Open Subtitles | والمرأة العاملة هناك كان تصل حقاَ لغروة الرأس وتقوم بتدليكها ورائحتها زكية ورائحة الشامبو أيضاَ جميلة |
Kötü kokan biri, her yerde kötü kokar. | Open Subtitles | إذا كان الشخص ما نتن من العفن ... سيكون نتن في كل مكان |
Yani, dedem ve babaannem her zaman kokuşmuş çorap gibi kokar. | Open Subtitles | أعني جدي و جدتي لا بأس بهم لكن رائحتهم دائماً مثل الجوارب العفنة |
Başka kim bira ve taşak teri gibi kokar ki? - Karşıya geçmene yardım edeyim. | Open Subtitles | من غيرك رائحته تشبه الرائحه القديمه والعرق الكريه؟ سأساعدك في عبور الشارع |
Nasıl bir gelin at gibi kokar ve bir tavuk gibi öpüşür ki? | Open Subtitles | أي نوع من العرائس تفوح برائحة الحصان وتقبّل مثل الدجاجة؟ |
Oh, patates kızartması olmaz. Çok zaman alır, hem de kötü kokar. | Open Subtitles | اوه, ليس البطاطس, يستغرق وقتاً ورائحته ليست جيده |
Neden bu enstitüler hep amonyak kokar? | Open Subtitles | لماذا تعمل هذه المؤسسات دائماً على نتانة الأمونيا؟ |
Islak ve kirli havlular banyoda yerde, geceden kalan yemekler pis pis kokar. | Open Subtitles | و تترك الفوط المبللة القذرة على أرض الحمام و تركت طعام الأمس يتعفن |
Manikür salonu var. Her zaman metil metakiril kokar. | Open Subtitles | لها صالون أظافر رائع ورائحتها مثل الاسيتون |