| Bunu biraz daha kolaylaştırdın, şef. Mahvoldun. Bittin. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علينا لم تعد مسئولاً بعد الآن |
| İşimi bayağı kolaylaştırdın, Şef. Senin işin bitti. Bittin sen. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علينا لم تعد مسئولاً بعد الآن |
| İşimizi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | سهلت القرار علي تم رفض الأفراج عنه بكفالة |
| İşimi kolaylaştırdın. Âşık olacak kadar çaresiz çıktın. | Open Subtitles | جعلتِ الأمر سهلاً يائسة جدّاً لتقعي في الحبّ |
| Onu elinden almamı öyle kolaylaştırdın ki. | Open Subtitles | لقد جعلت الأمر سهلاً لنأخذها منك أنت سافل شرير |
| Onlar için çalışıyormuşsun gibi, işlerini kolaylaştırdın. "Babalık için uygun değil mi?" | Open Subtitles | كأنك عملت لصالحهم سهلت الأمر كثيراً لكي يثبتوا قضيتهم |
| Onun kaçmasına izin vermekle kalmadın, bunu kolaylaştırdın. | Open Subtitles | أنت سمحت لها بالهروب لقد سهلت لها ذلك |
| Teşekkürler, Zach. Bunu benim için daha da kolaylaştırdın. | Open Subtitles | (شكراً لك يا (زاك لقد سهلت هذا عليَّ تماماً |
| İyi benim işimi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | لقد سهلت الأمر علي |
| Sen benim işimi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | ..أنت سهلت الأمر علىّ |
| İşimizi kolaylaştırdın, Bucket. | Open Subtitles | لقد سهلت علينا الامر يا باكيت |
| İşimizi çok kolaylaştırdın. | Open Subtitles | لقد سهلت علينا الكثير |
| Sen harikaydın, bunu çok kolaylaştırdın. | Open Subtitles | كنت رائعة جعلت الأمر سهلاً جداً |
| Ama sonuçta, sen de işi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | ولكن في النهاية.. جعلتِ الأمر سهلاً |
| Karar vermemi kolaylaştırdın. | Open Subtitles | شيلدون لقد جعلت هذا الأمر سهلاً |