| Telesekreterin çıkmasına izin vermek, mesajlarını kontrol etmekle tamamlanan sosyal bir anlaşmanın yarısı demektir. | Open Subtitles | ترك رسالة هو نصف عقد اجتماعي يكتمل بتفقد تلك الرسالة |
| Çünkü çok gizli seviyesi ve detaylı bilgisinden dolayı kontrol etmekle görevlendirildik. | Open Subtitles | و بسبب تصنيفه العالي السرية ،و معرفته الأساسية بغواصاتنا . فقد تم توكيلنا بتفقد الأمر |
| Şu adam BlackBerry'sini kontrol etmekle meşgul. | Open Subtitles | ذلك الرجل مشغول بتفقد هاتفه |
| Bir çok şey görürüm ama açıkçası rüyalarımı kontrol etmekle daha çok ilgileniyorum. | Open Subtitles | احلم بكثير من الاشياء لكنني اهتم اكثر بالسيطرة على احلامي لأكون صريحاً |
| Buradan çıkmanın bir yolu olduğunu sanmıyorum. Ayrıca zaten beynim kuşu kontrol etmekle meşgul. | Open Subtitles | ولا أعرف كيف يمكنني أن أخرج من هنا وذهني مشغول بالسيطرة على الطائر |
| Şu adam BlackBerry'sini kontrol etmekle meşgul. Şuradaki de esniyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل مشغول بتفقد هاتفه |
| Atlıların söylemeyi sevdiği gibi; sihir, algıyı kontrol etmekle alakalıdır. | Open Subtitles | "كما يقول (الفرسان)، السحر منوط بالسيطرة على عقول الناس" |