konuşan bir ayıcık olmadığımı biliyorum ama en azından bana sahip olmak için büyülü bir dilek dilemene gerek yok. | Open Subtitles | .. أعرف أني لست دبدبوب ناطق و لكن و لكن على الأقل ليس عليك أن تتمنى أمنية سحرية لتحصل علي |
Normal sesli yönlendirmelerden sonra karşınıza İngilizce konuşan bir görevli çıkıyordu. | TED | وبعد مرورك عبر خدمات الصوت الاعتيادية، يتم تحويلك إلى عامل هاتف ناطق باللغة الإنجليزية. |
- Aman Tanrı'm! konuşan bir beyzbol topu. Ben de köfteyi duyuyorum. | Open Subtitles | يا الاهي ، كرة بيسبول ناطقة حسنا، أعتقد بأني سمعت ماتلوف يتكلم |
En azından bizim tatlı bir hayvan maskotu ile konuşan bir kalemimiz yok. | Open Subtitles | نعم , على الأقل ليس لدينا تميمة حيوانية ظريفة وقلم متكلم |
Gremlin'de kendi eliyle konuşan bir adamla yaşıyordum. | Open Subtitles | لقد عشت في غرفة مع رجل كان يكلم يده |
Sen onlar için yalnızca konuşan bir domuzsun. | Open Subtitles | آه , انظر الخنزير تعزف البيانو أنت مجرد خنزير متحدث بالنسبة لهؤلاء الناس خنزير متحدث |
konuşan bir hayalete garip hissettiriyorsun. | Open Subtitles | جاعلة شبحة متحدثة تشعر بالغرابة |
İngilizce konuşan bir misafir gelmeyeli baya olmuştu. | Open Subtitles | وكان مثل هذا منذ وقت طويل لقد كنا في أي شركة الناطقة باللغة الإنجليزية. |
Benim ifademe göre, biliyoruz ki, bu çocuğun,... ..doğumuna izin verdiğimiz takdirde,... ..konuşamayan bir maymundan konuşan bir tane doğurabileceği veya doğurtabileceği genetik olarak olası. | Open Subtitles | ومن شهادتي نعرف أن الطفل إنتقل جينياً فإننا نسمح بولادتها لقرد ناطق أو أخرس |
Şapkam olmadan, sıradan, saçmasapan konuşan bir kediyim. | Open Subtitles | بدون قبعتى، أنا مجرد قط ناطق طوله ستة أقدام |
konuşan bir koç vardı, tanrısal bir varlıktı. | Open Subtitles | كان هناك كبش ناطق لقد كان مقدسا |
Benim için hiçbir şeysiniz. konuşan bir hayvan. | Open Subtitles | أنت لا شيء بالنسبة إلي,سوى حيوان ناطق |
Bir saniye. konuşan bir tavşan olmam sizi şaşırtmadı. | Open Subtitles | انت غير مندهش من أنني أرنب ناطق |
Bana hiçbir şey ifade etmiyorsun. konuşan bir hayvan. | Open Subtitles | أنت لا شيء بالنسبة إلي,سوى حيوان ناطق |
Kanalizasyonda yaşayan, konuşan bir kaka parçası. | Open Subtitles | إنه قطعة بُراز ناطقة ويعيش في مياه المجاري |
Ufaklık, benim en iyi dostum konuşan bir araba. | Open Subtitles | يا صديقي الصغير أعز أصدقائي هي سيارة ناطقة |
"Kral ve Ben"de konuşan bir penguen yok. | Open Subtitles | لا يوجد بطريق متكلم في المسرحية |
Şimdi, uçan ve konuşan bir eşeğim. | Open Subtitles | هذا صحيح يا غبي أنا حمار طائر متكلم |
Bir cinin içinde eliyle konuşan bir adamla yaşıyorum. | Open Subtitles | لقد عشت في غرفة مع رجل كان يكلم يده |
Başka kimsenin duyamadığı konuşan bir hayvan. | Open Subtitles | أجل، حيوانٌ متحدث الذي لا يمكن لأحد أن يسمعه؟ |
Evet, İngilizce konuşan bir mürebbiye için. | Open Subtitles | أجل، بالنسبة لممرضة متحدثة بالإنجليزية |
Bir sene katalogdan konuşan bir bebek beğenmiştim. | Open Subtitles | وذات مرة إخترت الدمية الناطقة فقلت لأمي |
Şimdi, Taurus birini öldürmekle her suçlandığında haberlere çıkıp bu konu hakkında konuşan bir güvenlik firması çalışanı var. | Open Subtitles | ليست محطمة تمامًا ...والآن، في كل مرة كان يُتَهم (تورس) بقتل أحدهم كان يظهر شاب من شركة أمنية في الأخبار |
Bütün bu olanlar, askılı pantolon giyen ve peltek konuşan bir inek olduğum zamanları aklıma getiriyor. | Open Subtitles | هذا الأمر برمته يعيد إليّ ذكريات سيئة كوني كنت عضوة في فريق غنائي غريبة الأطوار و أرتدي ملابس غريبة |
Burada konuşan bir başka TED konuşmacısından öğrendiğimiz bir fikir bu, kasıtlı bir tutum alma ile ilgili konuşmuştu. | TED | هذه فكرة حصلنا عليها من زميل هنا بتيد ، دان دينيت الذي تحدث عن اتخاذ موقف متعمد |