| Tüm o cinayet konuşmaları dedikodu. Bana sorarsan tamamen palavra. | Open Subtitles | كل ذلك الكلام عن القتل اشاعة, وان سالتني, تلك تفاهة |
| Agnes'la aramızda geçen bazı konuşmaları duymalısın. | Open Subtitles | يجب ان تسمع بعضا من الكلام الذي دار بيني وبين انجيس |
| Neden bu tür konuşmaları yaparken elimde sivri aletler olmak zorunda? | Open Subtitles | لم علي دائماً ان احظى بهذه المحادثات بأدوات حاده في يدي؟ |
| İşverenlerin çalışanları ile bu konuşmaları yapmaları zorunlu olmalı. | TED | يجب أن يكون إلزامياً على المدراء عمل هذه المحادثات مع موظفيهم. |
| Mesela iki kişi bir plan yapıyor, ev arkadaşlarının doğum günü için bir sürpriz yapacaklar ama arkadaşları konuşmaları koridordan duyuyor. | TED | تصور شخصيتان يعدّان خطة حفلة مفاجئة لشريكهما بالغرفة بينما زمليهما يتنصت على المحادثة كاملة من الممر. |
| Ve bizim mağarayı keşfederken yaptığımız konuşmaları hayal edebilirsiniz. | TED | ولكم أن تتخيلوا ما كان يدور بيننا من حديث حينما كنا نستكشف الكهف. |
| Onlara bir platform veriyor; bazı kurallar koyuyor; araçlar veriyor ve sonra konuşmaları orkestra şefi gibi yönetiyor; hareketleri orkestra şefi gibi yönetiyor. | TED | إنه يعطيهم منصة يعطيهم قواعد , يعطيهم أدوات و من ثم هو نوعا ما ينظم الحوار. ينظم التحركات. |
| Bugün konuşmaları es geçeceğiz... çünkü maalesef aramızda olmayan biri var. | Open Subtitles | لقد قررنا التخلي عن الخطابات اليوم بسبب الغياب الذي لا يمكن تجنبه |
| Bu konuşmaları düşün, kırık bir sandalyede gevezelik yapmak adamı bağlar bir sebebi var ki sana söylüyorum. | Open Subtitles | لئلا تظنا كل هذا الكلام هو ثرثرة فارغة من رجل قعيد مكسور أنا أقول لكما هذا لسبب |
| Uzun konuşmaları sevmem. İşler ne kadar çabuk hallolursa, o kadar iyi! | Open Subtitles | أكره المحادثات الطويلة خير الكلام ما قل ودل |
| Ayrıca çoğu hastane, günlük telefon konuşmaları konusunda sıkıdır. | Open Subtitles | بالإضافة معظم المؤسسات العقلية صارمين للغاية بخصوص وقت الكلام على الهاتف المسموح يوميا |
| konuşmaları yazıya döküp ayrıntılı şekilde incelerim ve bu modele ne kadar uyduğuna bakabilirim. | TED | أنا أفرغ المحادثات صوتيًٍا في الواقع، وسأوضح كيف يتبعون تلك الطريقة. |
| Daha sonra, sizin de bildiğiniz gibi, dünyanın her tarafında yapılan, özellikle TEDx konuşmaları başta olmak üzere binlerce konuşma var diye düşündük. | TED | ومن ثم فكرنا أن هناك آلاف المحادثات الأخرى حول الموضوع، لا سيما محادثات تيدكس، التي ظهرت في جميع أنحاء العالم. |
| Federal bir hakim bu konuşmaları duymanızı istemiyor. | TED | قاض اتحادي لا يريد لكم أن تسمعوا عن هذه المحادثات |
| Güzel konuşmaları okuyucuyu entrikalı bir göz kırpmayla karşılayan kadın kahramanlarını, sert zekâsı ve küstah oyunculuğuyla ağırlar. | TED | تُعبّر طرافتها الجافة ومزاحها اللعوب عن بطلاتِها، اللواتي تُرحب لهجة المحادثة الخاصة بهنّ بالقرّاء بغمزة تآمريّة. |
| O insanların usta işi tünellerle ilgili birbirleriyle yaptıkları, telefon konuşmaları. | Open Subtitles | إنَه حديث الناس مع بعضهم البعض بنقرهم على الأنابيب الرئيسيَة |
| 1000 dolar mı? ! Ben bu konuşmaları bütün açıklığıyla duyuyordum, ama sonra parazit girmeye başladı. | Open Subtitles | أني أتلقى الحوار بشكل واضح و أبدأ بسماعه بشكل ثابت |
| Büyük şirketler, çalışanlarının bütün gün oturmalarını ve sıkıcı konuşmaları dinlemelerini ayarlar. | Open Subtitles | تجعل موظفيها يجلسون ليوم كامل مستمعين الى الخطابات المملة |
| Şimdi, bu hareketlerle karşı karşıya kalarak son zamanlarda, Batılı konuşmaları çoğu zaman iki hatalı cevap sundu. | TED | بعد مواجهة هذه الحركات في السنوات الأخيرة ، قدّم الخطاب الغربي غالباً رأيين خاطئين. |
| Kaset başkan ve ona yardım edenler arasındaki konuşmaları içeriyor. | Open Subtitles | تحتوي الأشرطة على محادثات بين الرئيس ومساعديه في المكتب البيضوي |
| Üzgünüm, ama annem telefon konuşmaları yüzünden tamamiyle patlamaya hazır durumda. | Open Subtitles | أنا اسف لكن امي قد اعلنت الحرب تماما بشأن المكالمات الهاتفية |
| "Oturma Odası konuşmaları", politik ve kişisel farklılıkları iyileştirmek için oluşturulmuştu. | TED | لقد صممت أحاديث غرفة الجلوس للبدء بعلاج الاختلاف السياسي والشخصي. |
| Yapma, tüm konuşmaları 30 dakikada yazdın. | Open Subtitles | بحقكِ لقد كتبتِ خطابات أطول من ذلك في 30 دقيقة |
| Öğretmenler, avukatlar, polisler... çocuklarla konuşmaları, onlara başka neler olabileceklerini göstermeleri için. | Open Subtitles | ليتحدثوا للاطفال ليعلموهم طرق اخرى كيف يكونوا |
| Belki gereksiz konuşmaları en aza indirgemeliyiz. | Open Subtitles | من الأفضل ألا نكثر من تبادل الأحاديث غير الضرورية |
| Bugünden sonra etrafa saçılmış kıyafetler ve sürekli "yok artık!" dediği saatler süren telefon konuşmaları olmayacak. | Open Subtitles | من بعد اليوم , لن يكون هناك ألبسة ملقاة في كل مكان لا مزيد من المكالمات الطويلة على الهاتف "والتي جل ما تقوله خلالها " محال |