| Hayır. Bu sadece sektörün genel durumuyla ilgili bir konuşmaydı. | Open Subtitles | لا ، لقد كان مُجرد خطاب عام عن حالة الصناعة |
| Konuşman, son zamanlarda duyduğum en iyi konuşmaydı. | Open Subtitles | خطابك من المحتمل أن يكون أفضل خطاب ضد حكم الإعدام سمعته من سنوات لكن الحكم كان لزاما عليه أن تكون كما كان |
| Tamam, güzel konuşmaydı. | Open Subtitles | حسنا، حديث جيد أريد أن أتأكد فحسب أنه إن فعلنا ذلك |
| - Mükemmel bir konuşmaydı. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | فعلا, لقد كانت خطبة ممتازة شكرا لهذه الكلمات العطوفة |
| Yaptığım en kolay zor konuşmaydı hayatım boyunca. | TED | كانت أسهل محادثة صعبة قد أتيحت لي في أي وقت مضى. |
| - ...kadehin boş olması gibidir. - Güzel konuşmaydı. İstediğin şarapsa, sana verelim. | Open Subtitles | كلام لبق و ان كان النبيذ هو ماترغب اذن فالنبيذ هو ما سنتناول |
| Ve asıl keyfin beklenmedik olanda gizli olduğunu. Kısa ve tatlı bir konuşmaydı. | Open Subtitles | وأن البهجة الحقيقة تكمن فيما لا نتوقعه كان خطاباً قصيراً ومعبراً |
| O konuşma, absürd konuşma tarihinde ki en absürd konuşmaydı. | Open Subtitles | يا رجل , ذلك كان أكبر خطاب مغادرة في تاريخ خطابات المغادرة |
| Bu arada, muhteşem konuşmaydı. İlham vericiydi! | Open Subtitles | خطاب ممتاز بالمناسبة كانت تلك بالفعل خطبة مُلهمة |
| Ölenin ardından yapılan konuşmaydı. Bu konuşmalarda, kimse doğruyu söylemez ki. | Open Subtitles | لقد قلت ِهذا ضِمْنَ خطاب التأبين فمَنْ منا يُقدم على قول الحقيقة فى خطاب التأبين |
| - Affedersiniz şu ana kadar dinlediğim en içten konuşmaydı. | Open Subtitles | -ولم أستطع -معذرة ذلك كان أصدق خطاب سمعته في حياتي |
| Söyledim ya. Müvekkilimle aramda geçen özel bir konuşmaydı. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بالفعل كان حديث خاص بيني و بين عميلي |
| Şimdiye kadarki en kötü cinsel konuşmaydı. | Open Subtitles | هذا كان أسوء حديث عن المضاجعة على الإطلاق |
| Bunu düşününce bu onunla yaptığımız son konuşmaydı. | Open Subtitles | ،بعد تذكّري للأمر كان آخر حديث أجريناه معاً |
| Gerçekten güzel bir konuşmaydı beni bile etkilemişti ta ki Frankie konuşmayı kesene kadar. | Open Subtitles | كانت خطبة رائعة لدرجة أني كدت أقتنع بها إلى أن قاطعني فرانكي. |
| dedi. Biraz şaşırmıştım, ancak o akşam hakkında konuştuğumuz şeyler, aydınlatıcı bir konuşmaydı, | TED | لقد فوجئت بعض الشيء ، ولكن في ذلك المساء هذا ما تحدثنا عنه وقد كانت محادثة شيقة |
| Az önce, onunla telefonda konuştum. Çok güzel bir konuşmaydı. | Open Subtitles | أنهيت المكالمة معه للتو، تناولنا محادثة رائعة |
| Birlik olma konusunda güzel konuşmaydı. | Open Subtitles | ذلك كان كلام عظيم وجيد حيث عرّفت الرجال على التآزر معاً |
| Güzel bir konuşmaydı. | Open Subtitles | ذلك كان خطاباً جيداً الذي قمت به |
| Usta Wong, Çok güzel bir konuşmaydı | Open Subtitles | معلم ونج ، لقد كان خطابا رائعاً |
| Her neyse güzel konuşmaydı. Artık hayatımdan defolup gidebilirsin. | Open Subtitles | لقد كان حديثاً طيباً على أية حال، بإمكانك الخروج من حياتي الآن |
| çok açıklayıcı bir konuşmaydı açıklayıcı mı? | Open Subtitles | لقد كان ذلك الخطاب مخفض للروح المعنوية مخفض للروح؟ ماذا؟ |
| Konuşmayı gördün. Çok sıkı bir konuşmaydı. | Open Subtitles | أعني أنّك رأيت الخطاب، كان خطابًا ممتازًا. |
| Güzel konuşmaydı, kanka, güzel konuşmaydı. | Open Subtitles | حوار جميل، ياصديقي، حوار جميل. |
| Pekala, bilmek zorundaysan bir babayla kızına çok yaklaşan bir çocuk arasında geçen tuhaf bir konuşmaydı. | Open Subtitles | حسناً، إن كان لا بد أن تعرفي لقد كانت مُحادثة مُحرِجة بين أب و الفتى الذي يقترب من ابنته |
| Güzel konuşmaydı. | Open Subtitles | حسناً، حديثٌ جميل. |
| Çok güzel bir konuşmaydı ve Wade'deki herkesi özleyeceğim. | Open Subtitles | لقد كانت خطبه رائعه وسوف أفتقد لكل شخص فى مؤسسة وايد |