Belki daha sonra örgütlenerek, konvoyları engellemek için sabotajlar düzenleyebiliriz. | Open Subtitles | ربما لاحقاً، عندما يتم تنظيمنا، في ذلك الوقت يمكننا تخريب القوافل. أنا لا أصدق ذلك. |
Cobbler Körfezi'nden gelen konvoyları durdurmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | ليوقفوا هذه القوافل اللعينة من المجيئ من خليج كوبلر |
Ama yardım ilk olarak Alman denizaltıları, bombardıman uçakları ve savaş gemilerinin olduğu ölüm diyarı arasından Murmansk ve Archangel'a giden arktik konvoyları aracılığıyla geldi. | Open Subtitles | لكن فى البدايه لم تكن المساعدات تأتى إلا عن طريق القوافل الأطلنطيه متجهةً صوب موانئ ( مورمانسك ) و ( أرك أنجل ) مارةً من منطقة الموت التى تسيطر عليها الغواصات وقاذفات القنابـل وسفن السطـح الحـربيه الألمانيـه |
Halkanın dışında Ruslar kuşatmayı gevşetmek için savaştılar ve buz tutmuş gölün üzerinden acınacak derecede yavaş giden konvoyları hızlandırdılar. | Open Subtitles | خارج دائرة الحصار كان الروس يقاتلون لتخفيف الحصار الألمانى وتسريع حركة قوافل الأمدادات عبر الطريق الثلجى |
Özellikle Batı Avrupa Yahudi konvoyları sıralarını burada bekliyorlardı. | Open Subtitles | خصوصا قوافل اليهود الاوروبيين الغربيين ينتظرون دورهم هنا |
İlk kez deve konvoyları Sahra Çölü boyunca Batı Afrika'nın ilk devletlerinin şekillenmesine yol açan güvenilir ticaret rotalarını açıyorlar. | Open Subtitles | للمرة الأولى، تفتح قوافل الجمال طرق تجارة فعّالة عبر الصحراء الأفريقية الهائلة. تؤدي لنشأة أول ولايات غرب أفريقيا. |