Ama gerçek şu ki, şu ana kadar ve şu an da dahil hayatımı toplum önünde konuşma korkusuyla sürdürdüm | TED | ولكن الحقيقة هي أنني عشت حياتي حتى هذه اللحظة، بما فيها هذه اللحظة، في خوف قاتل من التحدث أمام الناس. |
Tutuklanma korkusuyla yaşamayı hak etmiyorlar mı? | TED | ألا يستحقان العيش في حالة خوف من الاعتقال؟ |
Biri sana baksa hayırsever sahiben de can korkusuyla kaçar. | Open Subtitles | من هذه المحسنة اليك ستولد لديها الخوف منك مدى الحياة |
Sürekli screamer korkusuyla yaşamak kabus gibi bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأنّها معيشة سيئة في الخوف من الصارخون طوال الوقت |
Suya düşeceği korkusuyla taş kesilmişti. | TED | و تسمّر في مكانه خشية أن يُقذف في الماء. |
Sözleşmede de kabul edilen gerekçelerle zarar görme korkusuyla karşı karşıya olduğu ispatlanmıştır. | Open Subtitles | وقد ظهر بأنه محق في خوفه من الاضطهاد لسبب لم يوضحه المجلس |
..ama tam on ikiden vurdu! Cesurca, değil mi? korkusuyla yüzleşti. | Open Subtitles | إنه نوع من الشجاعة تلك الطريقة التى واجه فيها مخاوفه |
Burada Rashomon'da insanın vahşetinin korkusuyla kaçan, iblisin yaşadığını bile duydum. | Open Subtitles | حتى أنا سمعت أن الشيطان يعيش هنا في راشومون هرب فى خوف من شراسة الرجل |
O insanların kızım Kelly'ye yapabileceklerinin korkusuyla yaşadım. | Open Subtitles | أعيش فى خوف من الذى قد يفعله أولئك الناس الى ابنتى,الى كيلى. |
Kendini ele vermesini beklerken bir denizci ailesi, öldürülme korkusuyla yaşamak zorunda. | Open Subtitles | بينما تأملين لدي عائلة تعيش في خوف أن يتم قتلهم في طريقهم إلى السوق التجاري |
Amerikalılar, yüreklerinde Japonya korkusuyla geri döndüler. | Open Subtitles | لقد عاد الأمريكيون و في قلوبهم خوف من اليابانيين. |
Hatta aileler bile Ebola korkusuyla bölünebiliyorlar. | TED | وحتى عائلات قد تنقسم إلى قمسين بسبب الخوف من إيبولا أيضاً. |
Her gün korkuyla okuldan eve yürüyor, annesinin alınabileceği korkusuyla. | TED | كانت تعود كل يوم لبيتها من المدرسة وسط الخوف من أخذ أمها بعيداً عنها |
Kaybetme korkusuyla ilgili bir şey isteği yeniden canlandıracak ve tamamıyla yeni bir çeşit gerçekliğe neden olacaktır. | TED | شيء من الخوف من الضياع سيقوم بإحياء الرغبة وإفساح الطريق كليا لنوع جديد من الحقيقة |
Tam pozisyonu, casusların gemiyi Nazilere teslim edebileceği korkusuyla gizli tutuldu. | Open Subtitles | مع ذلك موقعها المضبوط كان بقي طيّ الكتمان لجواسيس الخوف قد يسلّمونها إلى المحور. |
Evet ya, bayılıp düştü bile yere. Ben kendi hesabıma ağzımı açıp o kötü havayı almak korkusuyla gülmekten tuttum kendimi. | Open Subtitles | أما أنا فلم أجرؤ على الضحك، خشية أن أضطر إلى فتح شفتي |
Kahramanımız en büyük korkusuyla yüzleşmeli. | Open Subtitles | يجب أن يواجه البطل خوفه الأكبر له |
..ama tam on ikiden vurdu! Cesurca, değil mi? korkusuyla yüzleşti. | Open Subtitles | إنه نوع من الشجاعه تلك الطريقة التي واجه فيها مخاوفه |
Onu öldüreceğim korkusuyla New York'a doğru yola çıkmış olmasından korkuyorum. | Open Subtitles | واظن بانه في طريقه للعودة الى نيويورك خوفا من انني ساقتله |
Korkarım, insanlar toplum tarafından dışlanma korkusuyla kendilerine oto-sansür uygulayacaklar ya da iş yerinde dikkat eksikliği, duygusal dengesizlik yüzünden veya işverenlere karşı kolektif hareketler planladıkları için işlerinden olacaklar. | TED | أخشى أن يمارس الناس رقابة ذاتية خوفًا من النبذ المجتمعي، أو أن يخسر الناس وظائفهم بسبب تضاؤل انتباههم أو عدم استقرارهم العاطفي، أو لأنهم يضمرون تحركًا جماعيًا ضد أصحاب العمل. |
Bu olaydan beri Adriana, kendisi veya çocuklarının bir mayına basabileceği korkusuyla yaşıyor. | TED | ومنذ ذلك الحين، تعيشُ هى وأولادها في خوفٍ دائم، لأنه قد يخطو أحدهم فوق لغم أرضي. |
Hayat bombalar, yıldırıcı kanunların korkusuyla... komşunun komşuyu gammazlaması arasında akıp gidiyordu. | Open Subtitles | بين خوفِ التفجيراتِ، القمع الحكومي والتجسس من الجيران الحياه كانت صعبة جدا |
Fakat asıl mesele, açık ya da kapalı, fobisiyle ya da korkusuyla bir bağ kuramadı. | Open Subtitles | ولكن النقطة الأهم، مفتوح او مغلق هي لم تبدي تواصلاً بين رهابها و مخاوفها |
Bilakis saygılı, ihtiyatlı, akıllı ve ölçülü bir şekilde Allah korkusuyla davranılmalı ve evliliğin emredilme nedenleri layıkıyla dikkate alınmalıdır. | Open Subtitles | لكن بشكل موقّر، بشكل رصين، بتبصّر، بجدية، والخوف من الله، يعتبر حسب الاصول سببا لاي زواج يتم. |
Onları bulunca ölümcül bir fasılaya sebep olma korkusuyla müdahale edemedim. | Open Subtitles | عندما عثرت عليهم، لم أستطع التدخل خوفاً من إحداث مقاطعة قاتلة |
Sizi bilmem ama ben Canavar korkusuyla yaşamaktan bıktım. | Open Subtitles | أنا لا أعلم بشأنكم , لكنني أنا مللت وتعبت من العيش بالخوف من هذا الوحش. |