Aslında bu aynı zamanda benim için de bir hediye sayılır çünkü kuponların yarısı seks ile ilgili. | Open Subtitles | اجل , بطريقة ما انها هدية لى لأن نصف الكوبونات من اجل المُضاجعة |
Anladım, sadece dün geceden sonra bu sabah uyandığımda kuponların hayaliyle büyülenmiştim. | Open Subtitles | فهمته، إنه فقط بعد ليلة أمس، صحيت مسحورة بفكرة الكوبونات. |
Doğruyu söylemek gerekirse kuponların için, ne kadar alçaldığını gösteren şu saçının halinden daha çok endişeleniyorsun. | Open Subtitles | حقيقة أنكِ قلقة على الكوبونات أكثر من شعرك يظهر مدى نزول مستواك. |
Bana bir daha söyletme, o kuponların bugün gönderilmesi gerek. | Open Subtitles | لن أطلب منك مجدداً, يا صاح. أريد أن ترسل تلك القسائم اليوم. |
İyi iş çıkardın, ama kuponların üstüne çok düşemem. | Open Subtitles | لقد كان عملكِ رائعًا، لكن حقًّا لا يمكنني الموافقة بشأن القسائم. |
Ama felç geçirdikten sonra kuponların üzerine salyasını saçmazsa şanslıyız. | Open Subtitles | وبعدها تلقى تلك الضربة ...وبعدها والأن إننا محظوظون لأنه لا يسيل لعابة على الكوبونات |
-Bu kuponların süresi dolmuş. | Open Subtitles | هذه الكوبونات قد فات أجل إستخدامها |
Bu kuponların tanesi 10 sente mâl oluyor ve bunları düzenli olarak ithal ediyorum. | Open Subtitles | هذه القسائم تكلف كلّ منها 100 وون و يتم استيرادها بشكل منتظم. |