Kızımın hayatını kurtarmaktan çok güzel bir çekim yapmakla ilgilendiğini. | Open Subtitles | بأنّه كَانَ مهتماًً بالتقاط صورة جيده بدل إنقاذ حياة ابنتي |
Kardeşim, her ne olursa olsun kardeşimizi kurtarmaktan bizi alıkoymamalı. | Open Subtitles | أخي، أيًّا يكُن هذا، فلن يمنعنا شيء من إنقاذ أختنا. |
CR: O halde sen hayatları kurtarmaktan bahsediyorsun. | TED | ش.ر: إذن فأنت تتحدث عن إنقاذ حياة الناس. |
Bugün okyanusları kurtarmaktan çok ekolojik arzu için buradayım. | TED | أنا هنا اليوم لأن إنقاذ المحيطات أمر أكبر ما يكون من رغبة إيكولوجية. |
Bir süre sonra, anlamaya başladım ki... benim rolüm hayat kurtarmaktan daha çok tanıklık etmekti. | Open Subtitles | بعد فترة , كبرت لافهم قاعدتى كانت اقل من انقاذ الارواح عن مشاهدة الموت |
Biraz durup yağmur ormanlarını kurtarmaktan bahsedelim hepimizin kesinlikle ezelden beri duyduğu bir şey. | TED | ولكن دعونا نتوقف لحظة للحديث عن إنقاذ الغابات المطيرة، لأنه عادة الشيء الذي سمعنا بالتأكيد عنه. |
Sen neden bahsediyorsun? Kıçımızı kurtarmaktan bahsediyorum. Hayatlarımız değerli, Ellen. | Open Subtitles | أتكلم عن إنقاذ أرواحنا لدينا الكثير لنعيش من أجله "آلين" |
Senin kıçını kurtarmaktan sıkıldım. Bu yaşa kadar nasıl hayatta kaldın hayret. | Open Subtitles | بدأت أسأم من إنقاذ حياتك يُذهلني أنك تخطيت سن المراهقة سالماً |
Ama geleceğe gittiğinizde gördüğünüz gibi bazen kız kardeşinizi kurtarmaktan daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | لكن عندما يذهب المرء للمستقبل، يرى هذا عدّة مرّات هنالك أشياء أكثر أهمية من إنقاذ أختكم |
Ben sadece umut ediyorum ki birgün, sevginin hayat kurtarmadaki gücüne Benim inandığım kadar inanırsın. Xena, hayat kurtarmaktan çok daha fazlasını yaptın. | Open Subtitles | فقط أتمنى أن تصبحي في يوم ما واثقة بشدة مثلي في قدرة الحب الفائقة على إنقاذ حياة البشر. |
İnsan hayatını kurtarma çağrısından insanları ve mallarını kurtarmaktan daha asil ne olabilirdi. | Open Subtitles | وهل من شىء انبل من إنقاذ حياة شخص أو أناس او ممتلكاتهم |
Sırrımız birinin hayatını kurtarmaktan daha önemli değil. | Open Subtitles | سرنا أبدا أكثر أهمية من إنقاذ حياة شخص ما. |
Bak sen. Dünyayı kurtarmakla o kadar meşgulsün ki kendi evliliğini bile kurtarmaktan acizsin. | Open Subtitles | حسناً، إذا لم تكن هذه هي المرأة المشغولة جداً بإنقاذ العالم أكثر من إنقاذ زواجها |
Belki senin için, insanları kurtarmaktan fazlasıdır. | Open Subtitles | ربما هي بالنسبة لكِ , أكثر من إنقاذ الأشخاص فحسب |
Tanıştığımızdan beri insanlara yardım etmekten ve hayat kurtarmaktan başka bir şey yapmadı. | Open Subtitles | لم يفعل شيئاً غير مساعدة الناس و إنقاذ أرواحهم |
Burada yaşamları kurtarmaktan bahsediyoruz, intikam almaktan değil. | Open Subtitles | هذا من اجل إنقاذ الأرواح، وليس ضغينة شخصية |
Bu gün bir gemiyi kurtarmaktan da fazlasını yaptık. | Open Subtitles | لقد فعلنا أكثر من إنقاذ تـلك المركبة اليوم |
Bir hayatı kurtarmaktan bahsediyoruz, belki birkaç tanesini. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن إنقاذ حياة. وربّما عدة أرواح. |
Dünyayı kurtarmaktan endişelendiklerini sanıyordum, çöpçatanlık oynamaktan değil. | Open Subtitles | كنت اعتقد انهم قلقون بشأن انقاذ العالم وليس صنع العاب |
Dünyayı kurtarmaktan endişelendiklerini sanıyordum, çöpçatanlık oynamaktan değil. | Open Subtitles | كنت اعتقد انهم قلقون بشأن انقاذ العالم وليس صنع العاب |
İnsanları kurtarmaktan, dengeden bahsediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تتكلمين عن التوازن، وإنقاذ الناس |
- Seni kurtarmaktan usanmaya başladım. | Open Subtitles | بدأ يُصيبني التعب من إنقاذك شكرًا لك |