"kusup" - Translation from Turkish to Arabic

    • تتقيأ
        
    • تقيأت
        
    • تقيأ
        
    • يتقيأون
        
    • نتقيأ
        
    • أتقيئ
        
    Kusura bakma, bizim ufaklık bütün gece kusup durdu. Open Subtitles آسفة, ولكن ابنتي الصغيرة كانت تتقيأ طوال الليل
    "Umarım Elody gene arabama kusup alkolikmiş gibi kokutmaz." Open Subtitles آمل ألا تتقيأ إلودي مرة أخرى وتجعل رائحتها كمدمن كحول
    Sonra da kusup, kendinden geçmiştin ve kafanı yere vurarak kaşını yarmıştın. Open Subtitles وبعد ذلك تقيأت وأغمي عليك و سقط رأسك على الأرضية
    Yer çekimsiz ortamda kusup da geri ağzına girdiğini de hatırla. Open Subtitles وكيف تقيأت بالأعلى في إنعدام للجاذبية، وأرتد القيء إلى فمك مرة أخرى.
    Sen benim bebeğimin üzerine kusup, kokainimi mahveden yüzsün piçsin. Open Subtitles أنت ذلك السافل الجريئ الذي تقيأ على البيانو الخاص بي
    Belki yemek ilk başta güzel gelmiştir ama sonra herkesin kusup ishal olmasına neden olmuştur. Open Subtitles ربما كان الطعام جيد في البداية ثم جعل الجميع يتقيأون ويصابون بإسهال
    Sonra bu pezevenk politikacılar bizler kusup öksürürken ve ölmek üzere sırtımızdan vurulmuşken şarkı söylüyorlar! Open Subtitles ‫ثم يغنّي هؤلاء السياسيون الحقراء ‫بينما نتقيأ ونسعل ‫باعونا كي نموت
    - Sakin ol. Seni görünce folyoya kusup yiyesim geliyor. Open Subtitles أهدء، أنكَ تجعلني أتقيئ ما أكلته
    Kramer, Kramer, Nina'nın kusup kusmadığını öğrenmem lazım. Open Subtitles (كرايمر)، أحتاج أن أتأكد مما إذا كانت (نينا) تتقيأ.
    Sarhoş olmuş ve yukarıda kusup duruyormuş. Open Subtitles وهي الآن تتقيأ بالأعلى
    Kendi hatası. kusup boşaltıyordu. Open Subtitles هي المذنبة، كانت تتقيأ.
    Kitty kusup duruyor. Open Subtitles (كيتي) تتقيأ في الحمام
    Yeminini yazmaya çalıştın ama şu bitkiye kusup sızdın. Open Subtitles حاولت أن تكتب النذور، ثم تقيأت في تلك النبتة وفقدت الوعي.
    Gece boyunca kusup durdu. Open Subtitles تقيأت طوال الليل
    Sen benim bebeğimin üzerine kusup, kokainimi mahveden yüzsün piçsin. Open Subtitles أنت ذلك السافل الجريئ الذي تقيأ على البيانو الخاص بي
    Vitamin bara kusup temizledikten sonra zor anlar yaşadığını söyledi. Open Subtitles بعد أن تقيأ وأزال طابور الواقفين على البار قال أنك تعاني من وقت صعب
    Evet, etrafta sendeleyen sarhoş çocuklar vardı, kusup duruyorlardı, sonra üstsüz koşuşturan bazı kızlar gördüm. Open Subtitles نعم، كان هناك فتية يترنحون من الثمالة يتقيأون بالبالوعة و رأيت بعض الفتيات تركض عاريات
    Wade'le hafta boyunca bulaşık suyu içmişiz gibi korkuluklardan kusup duruyorduk. Open Subtitles و أنا و (واين) منحنيين على جانب السفينة نتقيأ و كأننا قضينا الأسبوع نأكل من فضلات الطعام
    Alüminyum folyoya kusup onu yememi mi istiyorsun? Open Subtitles أهدء، أنكَ تجعلني أتقيئ ما أكلته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more