| Rambaldi'nin müzik kutusunu çalıştıran şifrenin Rus yazarların listesi olduğundan şüpheliyim. | Open Subtitles | أشكّ في الرمز الذي أنشّط صندوق موسيقى رامبالدي قائمة المؤلفين الروس. |
| Sark, Rambaldi'nin müzik kutusunu aldıktan sonra Falkland Adaları'ndaki bir eve gittiğini öğrendik. | Open Subtitles | بعد سارك تعافى صندوق موسيقى رامبالدي، تعقّبناه إلى البيت الآمن في جزر الفوكلند. |
| Pepper, alarm kutusunu gaz sızıntısı olarak görmesi için ayarladı. | Open Subtitles | لقد اصلح بيبر صندوق الانذار لذا سوف يقرأ تسرب للغاز |
| Saatlerdir senaryosuz, provasız komediden sonra size Profesör Gaz kutusunu tanıtıyorum. | Open Subtitles | ساعة بعد ساعة من الكوميديا اللا مكررة برعاية .. علبة الوقود |
| Kök hücreleri gerçekten bize hastalıkların kara kutusunu verdi ve bu eşsiz bir pencere. | TED | وفي الواقع أن الخلايا الجذعية قد أعطتنا الصندوق الاسود للأمراض، وهي نافذة لم يسبق لها مثيل. |
| Görünüşe bakılırsa biri ayakkabı kutusunu çalmış ve Ray benim çaldığımı sanmış. | Open Subtitles | من الواضح أحد ما سرق صندوق حذائه وظن بأنني من فعلت ذلك |
| Claire, belki bir şeyler daha koymak istersin diye kıyafet kutusunu dışarı koydum. | Open Subtitles | ،كلير ، في حالة كنتِ تريدين إضافة شيئ ما وضعت صندوق الملابس خارجاً |
| Amy Dampier'in oturma odasından çalınan yüzük kutusunu düşünmeden duramıyorum. | Open Subtitles | حول صندوق الخاتم الذي سرقه من غرفة معيشة ايمي ديمبير |
| Bu bir yangın musluğunu küremek, yabani otları temizlemek, içinde sıçan olan bir çöp kutusunu yan çevirmek olabilir. | TED | قد يكون ذلك جرف الثلج عن صنبور المطافئ، سحب الأعشاب، قلب صندوق نفايات بداخله أوبوسوم. |
| Bizden daha iyi işler çıkaran ve daha zeki bir mimar bize bu alet kutusunu vermiş, ve şimdi nasıl kullanılacağını biliyoruz. | TED | هناك صانع افضل واكثر ذكاء منّا قد أعطانا صندوق الأدوات هذا وبمقدورنا الآن ان نستخدمه |
| Doğruca tavanarasına git ve annemin eski dikiş kutusunu getir. Bayan Ellen'ın perdeleriyle ne yapacaksınız? | Open Subtitles | اصعدي الدور العلوي و احضري صندوق التفصيل الخاص بأمي |
| Ve bu kişi sigara kutusunu alacak adam mı? | Open Subtitles | و هل هذا هو الشاب الذى سيتلقى صندوق السجائر ؟ |
| Lütfen anahtarı alıp 237 numaralı posta kutusunu aç beni zarfın içinden çıkartıp öp. | Open Subtitles | خذى مفتاحك و افتحى صندوق بريدك رقم 237 و خذينى خارج مظروفى و قبلينى |
| Konforlu, ortalama bir aileye uygun yalnız, posta kutusunu bulmak için pusula gerekiyordu. | Open Subtitles | فقط انت تحتاج الى بوصلة للذهاب الى صندوق البريد |
| Bir keresinde, nihayet Froasted Flakes kutusunu geri aldığında kutu hamamböceği kaynıyormuş. | TED | وفي مرة، حينما حصل على أول علبة رقائق محمصة له، كانت تعج بالصراصير. |
| Dün akşam da otelde bu Kleenex kutusunu parçaladım. | TED | و بالأمس فى الفندق , قمت بفك علبة المناديل الورقية. |
| Kare şekilli süt kutusunu neden parmaklıkla aynı hizaya getiriyoruz? | TED | لماذا نخط علبة الحليب المربعة مع مربع السور؟ |
| Tam onun kutusunu atmak üzereydim ki pilleri yere düştü. | Open Subtitles | كنت على وشك أن أتخلص من الصندوق عندما سقطت منه البطارية |
| Bana şu diğer fotoğraf kutusunu uzat. Şu sonuncuyu. | Open Subtitles | مررى لى هذا الصندوق الاخر للصور هذا هو اخر صندوق |
| Evet, teşekkür ederim. İki düzine satılmamış sigara kutusunu. | Open Subtitles | لا شكراً ، دستتان من صناديق السجائر الغير مباعة |
| Altın ilaç kutusunu kuyumcudan alan kadın tarafından. | Open Subtitles | من قبل المرأة التي أوصت على العلبة الذهبية عند محل الجواهر |
| Sazan kutusunu etkisiz hale getirdin çünkü. Bu sayede korumalar direkt olarak buraya gelecektir. | Open Subtitles | لأنك عبثت تواً بصندوق تأمين زائف أي أن أولئك الحرس سيكونون هنا |
| İlginçtir ama sergiye Pandora'yı ve o habis kutusunu koymayı düşünüyordum. | Open Subtitles | ومن المثير للاهتمام، فكرت بوضع الباندورا صندوقها الشرير في المعرض .. |
| Şu çöp kutusunu da hemen bulursak diye getirmem iyi olmuş. | Open Subtitles | شئ جيد أنى أحضرت سلة المهملات هذه فى حال وجدنها بسرعة |
| Ben bunun kutusunu çin mahallesinden 8 dolara alırım. | Open Subtitles | بإمكاني الحصول على علبه من هذه القذارة في الحي الصيني بـ 8.5 دولارات |
| O sprey boya kutusunu ne yaptın? | Open Subtitles | الكثير من الثرثرة ماذا فعلتي بعلبة الطلاء تلك؟ |
| Ben de çok kötü konuştum ve alet kutusunu attım. | Open Subtitles | لقد قمت برمي بعض المتفجرات هناك بنفسي. وصندوق المعدّات أيضاً. |
| Pasta kutusunu aç. | Open Subtitles | إفتحْ صندوقَ الكعكةَ. |
| İmparatoriçe mücevher kutusunu görünce, kızın Anastasya olduğuna inanacak. | Open Subtitles | الذي ينظر لصندوق المجوهرات هذا سيظن أن أناستاشيا الحقيقية عندنا |
| Birisi kutusunu göstermeye hazırlanırken diğer bir kutu süsleniyordu. | Open Subtitles | بينما كان هناك شخص يظهر صندوقه والشخص الاخر كان مسؤل |