Bunun ardından adam sabahları ağzının her tarafında kurbağa yavrusunun kuyruğu gibi saydam bir jöle ile uyanmaya başladı. | Open Subtitles | بعد ذلك، كان يستيقظ كل صباح ليجد هلاماً شفافاً كذيل صغير الضفدع حول فمه |
Her neyse, at kuyruğunuz, ölü köpek kuyruğu gibi görünüyor. | Open Subtitles | بأي حال , ذيل شعرك يبدو كذيل كلب ميت |
Tıpkı uçağının kuyruğu gibi tabelanın da öne çıkmasını istiyordu. | Open Subtitles | لقد أراد لافتة بارزة , كذيل طائرته. |
El baltaları insanlık tarihinde evrimsel bir ilerlemeye işaret eder... -- iş görmesi için yapılmış, Darwincilerin deyimiyle "fitness sinyalleri-- .. ki bu da onların; tıpkı tavuz kuşunun kuyruğu gibi, tüylerin ve kılların aksine bilinçli bir şekilde ve akıllıca işlenmiş aletler olduğunu gösterir. | TED | أثر الفؤوس اليدويه تطور ثوري في تاريخ البشرية أدوات صنعت لأداء وظيفه كما يسميه الداروينين إشارات اللياقة البدنية وهذا يعني، عروض و التي هي فعاليات مثل ذيل الطاووس، إلا أنه، على عكس الشعر والريش، الفؤوس اليدويه تصنع بوعي و ذكاء. |
Seni, kedi kuyruğu gibi takip edecek. | Open Subtitles | سأتبعك مثل ذيل القطة الصغيرة. |
Tıpkı uçağının kuyruğu gibi tabelanın da öne çıkmasını istiyordu. | Open Subtitles | لقد أراد لافتة بارزة , كذيل طائرته. |
Domuz kuyruğu gibi. | Open Subtitles | ! يا إلهي ، تبدو كذيل الخنزير |
Ne, kertenkele kuyruğu gibi mi? | Open Subtitles | مهلاً، مثل ذيل السمندر؟ |