24 yıl önce hayatımdaki en ilginç gezilerimden birini Kuzey Kore'ye gerçekleştirdim. | TED | منذ 24 سنة ذهبت في أكثر رحلاتي إثارة للدهشة عبر كوريا الشمالية. |
Sen beni Kuzey Kore'ye sok, ben de senin için onu halledeyim. | Open Subtitles | انت ستوصلنى الى كوريا الشمالية وانا سأتولى امره من اجلك |
Kuzey Kore'ye nükleer bomba yapması için yardım eden bir adamla karşı karşıyasın | Open Subtitles | انتي تشاهدين رجلا حاول اعطاء كوريا الشمالية قنبلة نووية |
Pakistan'dan tut da, Kuzey Kore'ye kadar herkesin görevi var. | Open Subtitles | هناك تعاملات له هنا مع الجميع من الباكستان لكوريا الشمالية |
Bir seferinde gizlice botla Kuzey Kore'ye geçmeye çalışmış. | Open Subtitles | تسللت في مركب مرة محاولة للوصول لكوريا الشمالية |
Joyce Kim'le ayrılmadın. Kuzey Kore'ye iltica etti. | Open Subtitles | لم تنفصل عن جويس كيم هي من فرت لكوريا الشمالية |
Ama bu olay Birleşmiş Milletler tarafından oylanırsa Kuzey Kore'ye yeniden yaptırım uygulanır. | Open Subtitles | ولكن إذا تم التصويت على هذا الفعل من قبل الأمم المتحدة كوريا الشمالية لن تصبح مقبولة بعد الآن |
Seni anlamıyorum küçük bir taktikle Mısır'a, Kuzey Kore'ye, Çin'e, İran'a Çin'e satabilirdin. | Open Subtitles | لا أعرف لم صنعته كنت تستطيع أن تبيعة إلى كوريا الشمالية أو شمال الصين |
Ilımlı Kuzey Kore görevlileri, Park Chul Young ve Kim Sun Hwa nükleer savaşın durdurulması için yardım ettikten sonra Kuzey Kore'ye döndüler. | Open Subtitles | بارك شول يونجو كيم سن هوا ساعدوا في وقف الحرب النوويه و عادا الى كوريا الشمالية |
Kuzey Kore'ye silah satarken yakalanmış. | Open Subtitles | تم القبض عليه يبيع الأسلحة إلى كوريا الشمالية |
Birkaç saat içinde, vanadyum Kuzey Kore'ye ulaşacak ve yaptığın her şey boşa gitmiş olacak. | Open Subtitles | في غضون عدة ساعات الفاناديوم سيكون في كوريا الشمالية وكل ما فعلتيه سيكون من أجل لا شيء |
İyi,yani,Kuzey Kore'ye girdik. | Open Subtitles | حسناً،أعني لقد تسللنا إلى كوريا الشمالية |
Kuzey Kore'ye gizlice girme emri aldık. | Open Subtitles | لقد اُمرنا أن ندخل بشكل سري إلى كوريا الشمالية |
Yapılan terör saldırıları nedeniyle Kuzey Kore'ye gizlice girme emri aldık. | Open Subtitles | لقد أُمرنا بأن نذهب بشكل سري إلى كوريا الشمالية بنية إرتكاب هجمات إرهابية |
Önümüzdeki ay Kuzey Kore'ye fırlatılacak. | Open Subtitles | ليتم إطلاقه على كوريا الشمالية الشهر المقبل. |
Kurbanlarından iki ya da üçü CWG için çalışıyordu ve Kuzey Kore'ye naklinden sorumlulardı. | Open Subtitles | 2 او 3 من ضحاياه عملوا لصالح سى دبليو اس و كانوا مسئولين عن انتقاله لكوريا الشمالية |
Bir usta başına ödeme yapıldı, gizlice sokması için sizi ve C-4'ü Kuzey Kore'ye. | Open Subtitles | رئيس العمال تم الدفع له لكيّ يُدخلكما مع قنابل السي فور لكوريا الشمالية |
Onu tekrar Kuzey Kore'ye gönderemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نعيده لكوريا الشمالية |