"kyoto'da" - Translation from Turkish to Arabic

• في كيوتو

1949 yılında Kyoto'da dünyaya gelen Murakami 2. Dünya Savaşı sonrası Amerikan işgali altındaki Japonya'da büyüdü.
وُلد في كيوتو عام 1949، كبر موراكامي أثناء الاحتلال الأمريكي لليابان ما بعد الحرب العالمية الثانية.

Japonya uyanacak. Kyoto'da iz bırakıp bırakmadığını öğrenmek istiyorum.
اليابان ستستيقظ الآن سأرى إن ترك أثر في كيوتو

Kyoto'da yaşıyorum, babam oradaki eğitimin başkanı.
اعيش في كيوتو حيث ابي وزير للتعليم هناك

- Ama burada korkmuş olan benim. - Kyoto'da, hiç sıçan ya da fare yok mu?
-ولكن انا الخائفه في كيوتو هل هناك اي فئران ؟

Babamın eğitim bakanı olduğu Kyoto'da yaşıyorum,
اعيش في كيوتو حيث ابي وزير للتعليم هناك

- Ama korkan kişi bendim. - Kyoto'da , sıçan ya da fare yok mu? Mm-hmm.
-ولكن انا الخائفه في كيوتو هل هناك اي فئران ؟

- Ama korkan kişi bendim. - Kyoto'da , sıçan ya da fare yok mu?
ولكن انا الخائفه - في كيوتو هل هناك اي فئران ؟

Kyogoku Akademisine katılacaksın. Kyoto'da ki en saygın okullardan biri.
سترتادين أكاديمية "كيوغوكو" واحده من أكثر المدارس الدوليه فخامةً في "كيوتو"

Kabuki'nin geçmişi Kyoto'da 17. yüzyılın ilk dönemlerinde Izumo no Okuni isimli bir tapınak görevlisinin kuru Kamo ırmağının yatağını bir sahne olarak kullanıp yoldan geçenlere olağandışı bir dans sergilemesiyle başladı. Yoldan geçenler dua eden Budistler şeklindeki cüretkar parodisini hem eğlendirici hem de büyüleyici buldular.
بدأ تاريخه في كيوتو في أوائل القرن 17، حيث عذراء جينجا تدعى لزومو نو اوكوني تستخدم مجرى نهر كامو العالي والجاف كمسرح لأداء رقصات غريبة للمارة، الذين وجدوا محاكاتها الساخرة والجريئة من الصلاة البوذية مسلية وفاتنة.

" Seni Kyoto'da bekliyor olacağım. "
سانتظرك هناك في كيوتو

Burası Kyoto'da en sevdiğim yerdir.
هذا هو مكاني المفضل في كيوتو

Buna vaktimiz yok. - Ben Kyoto'da iniyorum.
ليس لدينا وقت لهذا، سأنزل في "كيوتو"

Gelecekte, daha gelişmiş bir Kyoto'da yaşıyorum.
في المستقبل انا ساعيش في (كيوتو) المتقدمه

Kyoto'da genç bir adamken güzel bir bahçemiz vardı karımın ve benim.
عندما كنت شاباً في (كيوتو) كانت لدينا حديقة جميلة أنا وزوجتي

Kyoto'da yalnızsın.
"يبدوا أنك وحيد في "كيوتو

Kyoto'da da iş bulabilirdin.
"يمكنكِ العمل هنا في "كيوتو

Kyoto'da ne yapacaksınız?
ما الذي سَتفعلونه في (كيوتو)؟

Hey, Kyoto'da mıyız?
مرحبا (نحن في (كيوتو