Papazın halası hiç likör içmediyse şampanya içmiş halini görmelisiniz. | Open Subtitles | آسف إذا كانت خالة النائب لم تلمس الخمور ليس علينا سوى الانتظار حتى تجد الشمبانيا |
Elinde bir a357 Magnum ile likör dükkanına dalmak... o adrenalini hissetmek; katıksız heyecan yaşamak istersin, değil mi? | Open Subtitles | مثل الدخول إلى محل الخمور بـ سلاح وتشعر بالأدرلين يضخ في عروقك؟ |
Önce işin kolay kısmını halledelim. Çocuklar, gidin likör alın. | Open Subtitles | لنقم بالجزء السهل أولاً يا أطفال ، أحضروا بعض الخمر |
Herhalde o likör dükkanina giderim ve isim için tekrar yalvaririm. | Open Subtitles | أعتقد اني سأعود إلى متجر الكحول و استجديه ليعيدني إلى عملي |
Billy Dee Williams'ın bir kutu likör içmiş halinden daha iyi hissediyordum. | Open Subtitles | لقد شعرت أنني أفضل من، بيلي دي ويليامز بعد قضية، خمر الشعير |
Aynı parmak izlerini likör dükkanı hırsızlığında da mı buldular? | Open Subtitles | إذاً وجدوا نفس البصمة في مسرح سرقة متجر خمور ؟ |
Sanırım likör dükkanının kapısını çalmalıyız. | Open Subtitles | أَعتقدُ بأنّنا يَجِبُ أَنْ نصطدم بمحل بيع المشروبات الكحولية. |
Biri likör dağıttığımızı söyledi. | Open Subtitles | أعتقد أن أحدهم قد سمح لنا بتوزيع الخمور. |
likör şişelerini işaretledim yani sulandırıldıklarında bunun farkına varabiliriz. | Open Subtitles | وضعتُ علامةً على الخمور ويمكننا، الإحساس إذا كانوا مشروبٌ منهم |
Kamyon dolusu yiyecek tütün ve likör getiriyorlar | Open Subtitles | يحملون السيارات بالطعام و السجائر و الخمور و مستحضرات التجميل الفرنسيه |
Kart oynuyorlar, likör içiyorlar, ve kadın kovalıyorlar. | Open Subtitles | انهم يلعبون الورق ، يشربون الخمر و يلاحقون النساء |
Kanunsuzlar para kazanmanın kolay yolunu bulmuşlardı bu parayla kumar oynayıp, likör ve kadın satın alabileceklerdi. | Open Subtitles | حياة الجريمة تبدو طيقا قصيرا إلى الكسب السهل الذي بإمكانه شراء الخمر والنساء ومكان على طاولة القمار |
Büyük bir ateş yakmış, midye yiyor, likör içiyor... | Open Subtitles | سَيكونُ معاهم مشاعلَهم و سمك البَطْلِينوس و الخمر |
Fakat likör, likördür dünyanın neresine gidersen git, değil mi? | Open Subtitles | لكن الكحول تبقى كحول, حيث ما ذهبت في العالم، صح؟ |
Yine de, her yıl 250 milyar dolara yasa dışı likör satılıyor. | Open Subtitles | لكن الكحول الغير قانوني الذي يساوي 250 كرور يباع هنا كل عام |
İçinde biraz bir şey kalmış olan.... ...bütün likör şişelerini karıştırmaya karar verdim. | Open Subtitles | قررت مزج ما تبقّى من كل قنينة خمر. |
Bulduğun şişelerde likör falan yoktu. | Open Subtitles | العبوات التي وجدتها الا تحتوي علي خمور ؟ |
Belki de likör masraflarımızı kısmalıyız. | Open Subtitles | ربما يجب أن نقلل من الصرف على المشروبات الكحولية |
Gelin çocuklar, size naneli likör yapmayı öğreteyim. | Open Subtitles | حسناً يا رفاق، سوف أعلمكم كيف تعملون نعناع مسكر. |
Çantanızdaki şu şey likör değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك مشروب كحولي في ذلك الشيء، أليس كذلك؟ |
Ne kadar likör içiyor? | Open Subtitles | ما هى كمية المشروب التى كان يحتسيها ؟ |
Ne zaman kampüsün likör dükkanı yağmalansa, Robot Evi yapmıştır. | Open Subtitles | كلما تتم سرقة كحوليات الجامعة، يكون بسبب دار الروبوت. |
Bu Chris Crado, 42 yaşında, likör işi yapıyor, suç kaydı yok, efendim. | Open Subtitles | أنه كريس كرادو لديه 42 عام ويدير مشروع للخمور لا سجل إجرامى سيدى |
Birinci operasyon noktası için Schlitz Malt likör. | Open Subtitles | و الرابعة "هينكان". و إحداثيات "مركز المُراقبة العسكرية رقم واحد" تكون، (شوالتز مولت ليكر)، |
Peki, rom, tekila ve brandy, likör, portakal ve ananas, böğürtlen ve özel gizli madde. | Open Subtitles | حسنا, خلطة من الرم, والتكيلا والبراندي, تريبل سيك, برتقال وأناناس, والتوت وعنصر خاص سري. |
Bir içki dükkanına gidip likör alacağım. | Open Subtitles | سأذهب إلى المتجر لأجلب القليل من المشروبات الكحوليه |
Papaz bir likör şirketini onaylamaz. | Open Subtitles | القسّ لن يصادق أبداً على شركة مشروبات كحولية |