limuzinde bir düğmeye basıp şoförle aramıza duvar ördü. | Open Subtitles | نحن في الليموزين ضغطت على زر ما فارتفع ذلك الجدار بيننا و بين السائق |
Dinle. su anda isviçre hapishanelerinin birinde degil de bu limuzinde oturuyor olmanin tek sebebi arkadasim olman, tamam mi? | Open Subtitles | اسمع، السبب الوحيد أنك تركب ي الليموزين و ليس في السجن بسبب صديقي |
Dinle. su anda İsvicre hapishanelerinin birinde degil de bu limuzinde oturuyor olmanin tek sebebi arkadasim olman, tamam mi? | Open Subtitles | اسمع، السبب الوحيد أنك تركب ي الليموزين و ليس في السجن بسبب صديقي |
limuzinde olacağız. Eski forsumdan geri kalan birkaç şeyden biri. | Open Subtitles | نحن في ليمو واحده من احدى الفوائد اني غادرت |
Uçak hazır, yarım saat içinde limuzinde burada olacak. | Open Subtitles | معنا الطائرة ، وستكون هنا سيارة ليموزين فى خلال نصف ساعة |
Randevularınızın mahvolup, benimkinin limuzinde bittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن موعديكما فشلا وإنتهى بي الأمر في الليموزين |
Sarah, herkes limuzinde bekliyor. Oraya gidip onlara... | Open Subtitles | الكل منتظرين فى الليموزين لا استطيع ان اذهب واسألهم |
İşin komik yanı bütün gece, o limuzinde tam yanı başımızda duran birşeyi arayıp durmuşum. | Open Subtitles | الشي المضحك هو ان طوال الليل كنت احاول اسعى إلى شيء كان في الليموزين |
Sen bir şey demeden önce, gel ve benimle bu müthiş limuzinde bir tur at | Open Subtitles | قبل أن تقول أي شيء تعال وخذ جولة معي في هذا الليموزين الرائع |
Bu limuzinde yaşıyorsun çünkü eve gitmek istemiyorsun. | Open Subtitles | تعيش في هذه الليموزين لأنك لا تريد الذهاب للبيت |
Belediye Meclis üyesi Dexhart'ın, cinsel ilişkileri için özür dilediği basın toplantısına gelirken ve toplantıdan dönerken de, limuzinde bir fahişe ile birlikte olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | مع عاهرة في الليموزين في الطريق إلى ومِن المؤتمر الصحفي حيث اعتذر لممارسته علاقة غرامية. |
Haklısın, ama elmas sana limuzinde fingirdeşme olanağı sağlar. | Open Subtitles | صحيح, و لكن الماس يعطيك جنس فموي في الليموزين |
Belki de limuzinde ne yaptığımızı öğrenmiştir. | Open Subtitles | حسناً ، ربما إكتشف ما كنا نفعله في سيارة الليموزين |
Dün gece limuzinde tek başınıza değildiniz yani. | Open Subtitles | لم تكن وحيداً إذاً في الليموزين البارحة؟ |
Çünkü limuzinde tanımlayamadığımız izler var | Open Subtitles | لأن هناك بعض المطبوعات في ليمو لا يمكننا تحديد و |
Kurbanın limuzinde bıraktığı kulak ve yanak izleri burada. | Open Subtitles | لدينا بصمات أذن ووجنتي الضحية إزاء الـ ليمو هنا |
limuzinde olmanın güzelliği burada zaten, tabii şoför de içmiyorsa. | Open Subtitles | هذا هي متعمت وجودك في ليموزين .. الا اذا كان السائق يشرب طبعا |
Tabi. Kurşungeçirmez limuzinde dolaşan sıradan bir iş adamı? | Open Subtitles | رجل اعمال عادى يركب سياره ليموزين مضاده للرصاص |
Portakal suyunu boş ver. limuzinde şampanya var. | Open Subtitles | خذ سجل محاضراتك ، ان الشمبانيا تنتظرنا في اللموزين |
-Bak. limuzinde söylediklerin doğruydu. | Open Subtitles | أعني،بالله عليك- أنظر،ماقلت في الليمو كان صحيحاً- |
- limuzinde buluşuruz, tamam mı? | Open Subtitles | أقابلك في الخارج بالليموزين , حسنا ؟ |