| O adam bu lokantanın sahibi, benim de babam olur. | Open Subtitles | لعلمك ذلك الرجل هو صاحب المطعم وأنت تتحدث مع أبنه |
| Nakit kadar iyi ve taşıması kolay. lokantanın adresini buldun mu? | Open Subtitles | جيده كالمال و اسهل فى حملها هل حصلتِ على عنوان المطعم |
| Yetkililer bu lokantanın yasadışı bir faaliyet yatağı olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | تقول السلطات أن هذا المطعم كان يقوم بنشاطً غير قانوني |
| Yeni tanıştığım biri için lokantanın geleceğini riske atmaya değmez. | Open Subtitles | لا يستحق أن أخاطر بمستقبل المطعم مقابل شخصٍ قابلته للتو |
| lokantanın diğer tarafında oturuyor. | Open Subtitles | هل يمكنك رؤية غافين. ؟ جالسا على الطرف الآخر للمطعم |
| lokantanın birine gidip yemek sipariş ettikten sonra oturup dik dik bakamam ki. | Open Subtitles | لا يمكني أن أذهب إلى المطعم واطلب الطعام فقط الجلوس هناك واحدق فيه |
| Yani lokantanın yanında hazine olabilir. | Open Subtitles | ذلك يجب أن يعني بأن المادة الغنية قرب المطعم |
| Civardaki 4,000 lokantanın içinden gidip babamın gittiğini seçmişim. | Open Subtitles | من 4000 مطعم فى منطقة وسط البلد اخترت المطعم الذى يذهب إليه أبى |
| Duvarında saçma sapan şeyler asılı olan lokantanın adı neydi? | Open Subtitles | ما هو اسم المطعم الذي تحبه ؟ الملئ بالنفايات على الجدران |
| Bisiklet dükkanınınki geçmiyor, bana lokantanın faturası lazım. | Open Subtitles | أحتاج لإيصال من المطعم وليس من محل الدراجات النارية |
| Bisiklet dükkanınınki geçmiyor, bana lokantanın faturası lazım. | Open Subtitles | أحتاج لإيصال من المطعم وليس من محل الدراجات النارية |
| Öyleyse onunla lokantanın içinde değil dışında tanıştınız, öyle mi? | Open Subtitles | إذا لم تلتقه داخل المطعم بل خارج المطعم,صحيح؟ |
| Bir şekilde, Nickhil tasarımcı oldu, hatta, lokantanın dizaynı için teklif geldi. | Open Subtitles | بطريقة ما، نيخيل إستطاع أن يصبح مصمّم وحتى كلّف لتصميم المطعم |
| Sanırım lokantanın adını zamansız olarak değiştirilmeli. | Open Subtitles | أعتقد يجب أن يبدّلوا إسم المطعم ليس في الوقت المناسب |
| Fırtınayı öngörebilmesi gibi, ya da, lokantanın yarın köpek maması tadında köfteler hazırlayacağı gibi. | Open Subtitles | مثلاً، يمكنه التـنـبؤ بعاصفة رعديـة أو يعلم بأن المطعم سيعّد غداً رغيف لحم مذاقـه كمذاق طعام الكلاب |
| Reilly'nin kafatasının arka kısmı bu lokantanın çatısına düştü. Aynı şekilde gözlükleri de. | Open Subtitles | مؤخرة جمجمة رايلي ، سقطت على سطح هذا المطعم ، وكذلك نظارته |
| Reilly'nin kafatasının arka kısmı bu lokantanın çatısına düştü. Aynı şekilde gözlükleri de. | Open Subtitles | مؤخرة جمجمة رايلي ، سقطت على سطح هذا المطعم ، وكذلك نظارته |
| Telefonla konuşması gerekiyordu, lokantanın içindeki ses çok yüksekti, o yüzden dışarı çıkmıştı. | Open Subtitles | تلقى مكالمة تليفونية والموسيقى كانت عالية داخل المطعم فاتجه للخارج |
| Mesela, bir lokantanın servisini beğenmedin mi, hemen yazıyorsun ve o lokantadan bedava bir yemek kazanıyorsun. | Open Subtitles | مثلاً، إن نلتَ خدمةً سيّئة في مطعم، تدوّنها فتحصل على وجبة مجانية في ذلك المطعم |
| Merkezde gittiğimiz lokantanın uydusu var. | Open Subtitles | أتعلم , المطعم الذي ذهبنا اليه في وسط المدينه لديه الفضائيات , وفي بعض الاحيان يعرضوا المباريات المباشرة |
| lokantanın arkasında müşterileri için özel bir giriş yaptılar. | Open Subtitles | -لقد أنشأوا مدخلاً سريّاً من الواجهة الخلفيّة للمطعم |
| Ve bizi düğüne davet edersen, sana söz veriyorum, radyo programımda bu harika lokantanın reklamını yapacağım. | Open Subtitles | أنا سَأُروّجُ لهذا المطعمِ الرائعِ ofyours على برنامجِي الإذاعيِ. |