| Bu geceki müşterin, önemli bir devlet görevlisi ve benim de çok önemli bir müşterim. | Open Subtitles | زبونك الليلة هو أحد موظفي الولاية. و هو زبون مهم جداً بالنسبة لي أيضاً. |
| Bir müşterin için portföy hazırlamaktasın, en önemli üç kural ne olurdu? | Open Subtitles | الآن، في عملية تنظيم محفظة عميلك ماهي أهم ثلاثة قواعد؟ |
| müşterin dün gece bir gardiyanı vurdu bir hemşireye saldırdı, akıl hastanesinden kaçtı, araba çaldı... | Open Subtitles | الليلة الماضية عميلتك اوقعت حارسا الارض هددت ممرضة و سرقت سيارة و هربت من المؤسسة العلاجية |
| Bir bayan senden bir şey götürmeni istiyor. İlk müşterin. | Open Subtitles | هناك سيدة تريد منك توصيل شيء ما انها اولى زبائنك |
| Bu yüzden o planı yaptık. Özel müşterin olacaktı. | Open Subtitles | لهذا توصلنا إلى خطة أن يكون زبونكِ المميّز |
| Ve bak bakalım bunu yaptığında kaç tane müşterin kalıyor. | Open Subtitles | ولنرى كم من الزبائن سيبقى لديك عندما تفعلين ذلك |
| Mermi başına para aldığına göre, en iyi müşterin olmalı. | Open Subtitles | بالنسبة لتكلّفَة الرصاصةِ، يَجِبُ أَنْ يَكُونَ أفضلَ زبون عندَكَ . |
| Tin Tin adında bir müşterin tarafından bir yıl önce rehin olarak bırakılmış. | Open Subtitles | انها مرهونة هنا منذ سنة من قبل زبون اسمة تن تن |
| Kendini acındırıyorsun. Ben müşterin değilim. Anlıyor musun? | Open Subtitles | يمكنكي أن تستدري شفقة الناس لست زبون الغانية |
| İsviçreli müşterin hala ilgileniyor mu? | Open Subtitles | هل تعتقد ان عميلك السويسرى مازال مهتم بهذة الاصدارة |
| İsviçreli müşterin hala ilgileniyor mu? | Open Subtitles | هل تعتقد ان عميلك السويسرى مازال مهتم بهذة الاصدارة |
| O senin tek müşterin. Ne biçim bir ajanssınız siz? | Open Subtitles | ،إنه عميلك الوحيد أي وكيل أعمال تافه أنت؟ |
| - Ve babam. Ah! Tek söylediğim, o senin tek müşterin. | Open Subtitles | وأبي كل ما أقوله هو إنه زبونك الوحيد, أليس كذلك؟ |
| Sadece, senin müşterin yani bizim şüphelimiz, diyecek ki; | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يقوم به زبونك , المشتبه به |
| Kısacası müşterin hiçbir yere gitmiyor, ta ki ekibim... | Open Subtitles | إذا عميلتك ن تذهب إلى أي مكان حتي يقوم فريقي |
| - En büyük müşterin. 3 aile, 2 bölge. | Open Subtitles | هذا أكبر زبائنك ثلاثة عائلاتك ومنطقتي نفوذ |
| Artık senin müşterin olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون زبونكِ بعد الأن |
| Eminim bir sürü sadık müşterin vardır. | Open Subtitles | أرى أنك حَصلتَ على الكثير مِن الزبائن المواليين |
| Benim bir sorunum var çünkü müşterin istediğim performansı sergileyemiyor. | Open Subtitles | لأن موكلك لا ينفذ الوظائف التي أطلبها منه |
| müşterin olduğunu bilmiyordum, biz dışarıda bekleriz. Tamam, haydi bakalım. | Open Subtitles | لم أعرف أن لديك زبائن لذا سننتظرك بالخارج |
| müşterin en kaliteli malzemeyi istiyor. Nereden bulayım? | Open Subtitles | إن عملائك يطالبوني بمواد خام عالية الجودة، كيف يفترض بي توفيرها؟ |
| O senin müşterin. Babam onurlandırılacak. Oynamak zorundasın. | Open Subtitles | و هي زبونتك و هم يكرمون أبي عليك أن تلعب |
| Eğer Marty'nin müşterin olarak kalmasını istiyorsan, onu bu antlaşmadan çıkaracaksın, çünkü s*kini yalayan hostes yerine | Open Subtitles | إن كنت " ستبقي " مارتي زبونة فأنت تغلق الاتفاق الآن لانه بحلول عام سوف يطرد مؤخرتك البائسة |
| "Eğer müşteriye iyi davranırsan sürekli müşterin olarak kalır." sözüne inanıyorum. | Open Subtitles | انا اؤمن ان عاملت الزبون بشكل جيد سوف يكون زبوناً للأبد |
| - müşterin olduğum yazıyor. | Open Subtitles | تقول أنني عميلكِ. |