Çizgi romanlar yapmaya devam ettim ve Worcester Sanat Müzesi'nde, bana hiçbir eğitmen tarafından verilmeyen en harika tavsiye verildi. | TED | و ظللت أصنع الرسوم الفكاهية، و في متحف وركستر للفنون تم إعطائي أعظم نصيحة قد يستطيع تقديمها معلم على الإطلاق |
Walsh'ın yanında getirdiği balıklardan bazıları halen Londra Hunterian Müzesi'nde saklanmaktadır. | Open Subtitles | لازالت بعض الأسماك التي جلبها وولش محفوظة في متحف هانتريان بلندن |
Ve Amerikan Marazilik Müzesi'nde onların farklılıklarını kucaklamakla kalmayıp aynı zamanda kutluyoruz. | Open Subtitles | وهنا في متحف الاعتلالات الأمريكي لا نعتنق اختلافاتهم فحسب، بل نحتفل بها |
Gelecek hafta Metropolitan Müzesi'nde bir BM hayır toplantısı var. | Open Subtitles | يوجد أناسِ من الأمم المتحدة في المتحف الحضري الإسبوع القادم |
2007'de, Denver Doğa ve Bilim Müzesi'nde küratör olarak işe alındım. | TED | تم تعييني في عام 2007 كأمين متحف، فى متحف دنفر للطبيعة والعلوم. |
Ve bunu, New York Modern Sanat Müzesi'nde Esnek Zihini Tasarla sergisi için canlı bir küre olarak kurduk. | TED | وقد أقمنا هذا المشورع ككرة أرضية حية في متحف الفن الحديث في نيويورك كتصميم في معرض مرونة العقل. |
Huzurla yattığı yer Belgrad'da Nikola Tesla Müzesi'nde küllerini barındıran altından bir küre. | TED | و مثواه الأخير هي جرة ذهبية تحفظ رماده في متحف نيكولا تيسلا في بلغراد. |
Yaklaşık o sıralarda, burada, Metropolitan Müzesi'nde direktör olan Tom Campbell ile bir sonraki pozisyonumun ne olabileceği hakkında konuşmaya başlamıştım. | TED | في تلك الفترة كنت قد بدأت التحدث مع توم كامبل، مخرج هنا في متحف المتروبوليان عن خطوتي القادمة. |
İlk işim Modern Sanat Müzesi'nde ressam Elizabeth Murray'in retrospektifinde çalışmak olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. | TED | أشعر بأنني محظوظة للغاية إذ أن أول عمل لي كان العمل في متحف الفنون الحديثة في عمل تذكاري للرسامة إليزابيت موراي. |
2007'de Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırma bursuyla okyanustaki biyoparlak organizmaları araştırıyordum. | TED | في 2007، كنت أقوم ببحث زمالة في متحف سميثسونيان للتاريخ الطبيعي أنظر إلى الكائنات الحية ذات الإضاءة الحيوية في المحيط. |
Berlin Etnolojik Müzesi'nde iyi bakıldığından şüphe duyduğumuz bir Savaş Tanrısı heykeli bulduk. | TED | في متحف الأعراق البشرية في برلين، رأينا إله حرب لديه تاريخ من الرعاية المشكوك بأمرها. |
Guggenheim Müzesi'nde tabii ki objelere bakabilirsiniz, tabii ki onları öğrenebilirsiniz vesaire. | TED | يمكنكم أن تشاهدوا المجسمات بوضوح في متحف غوغنهايم، يمكنكم الوصول إليهم بوضوح وهكذا دواليك. |
Araştırmacılar birkaç yıl önce rastgele seçilmiş 18 tıp öğrencisini Philadelphia Sanat Müzesi'nde bir kursa kaydettirdiler, orada görsel sanat çalışmalarını eleştirmeyi ve incelemeyi öğrendiler. | TED | قبل بضع سنوات، اختار الباحثون 18 طالب طب بشكل عشوائي، وسجّلوهم في دورة في متحف فيلادلفيا للفنون، حيث تعلموا انتقاد وتحليل أعمال الفن البصري. |
Bu akşam, üniversitenin Doğa Tarihi Müzesi'nde bir tören var; | TED | في هذه الليلة، يوجد حفل استقبال في متحف الجامعة للتاريخ الطبيعي. |
"Doğa Tarihi Müzesi'nde dahi böyle suret bulamazsın hakikaten." | Open Subtitles | أنا متأكد بأنه سيصعب عليك العثور على شبيه في متحف التاريخ الطبيعي. |
Burada, Doğal Tarih Müzesi'nde çalıştığımı size söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك .. أنا أعمل هنا في متحف التأريخ الطبيعي |
Juan'la Dev Heykeller Müzesi'nde buluştuk. | Open Subtitles | خططت للقاء خوان في متحف الشخصيات العظيمه |
Juan'la Dev Heykeller Müzesi'nde buluştuk. | Open Subtitles | خططت للقاء خوان في متحف الشخصيات العظيمه |
üçüncü bölüm Bu makinenin bir bilgisayar simülasyonu yapılmasıdır, ve son bölümde fiziksel olarak Bilim Müzesi'nde inşa etmektir. | TED | والجزء الثالث هو محاكاة حاسوبية لتلك الآلة، والجزء الأخير هو بناؤه فعليا في المتحف العلمي. |
Tarih Müzesi'nde bir araba şovu varmış. Gidebiliriz. | Open Subtitles | سمعت أن هناك عرض سيارات في المتحف التاريخي |
Milli Tarih Müzesi'nde gördüğüm bir şey gibiydi. | Open Subtitles | لقد كان مثل الذى رايته فى متحف التاريخ الطبيعى |