| Charlie, eğer asıl nehir yatağını takip edersek, Peder Torres ve adamlarının altınlarını bırakmak zorunda kaldıkları büyük mağarayı bulabileceğimize inanıyordu. | Open Subtitles | رأى شارلى أننا إذا اتبعنا المسار الاصلى للنهر سنتمكن من تحديد الكهف الذى اضطر الاب تورس ورجاله الى ترك الذهب فيه |
| Brent bu mağarayı Pure Imagination (Saf Hayal) diye adlandırdı. Bence sebebi şu orada gördüğümüz görüntü hayal edebileceğimizin ötesindeydi. | TED | برينت سمّى الكهف خيالا خالصا، بسبب المناظر الخلابة فيه على ما أعتقد التي كانت تفوق ما قد نتخيله يوما. |
| Ama bir gün, bir insan mağarayı buldu ve gördüğü şeye güldü; çünkü anlamadı. | TED | ولكن في أحد الأيام، وصل بشري إلى الكهف وضحك على ما رآه لأنه لم يفهم. |
| Ancak 2013 yılında, nihayet oraya inebildik ve mağarayı keşfetmeye başladık. | TED | في عام 2013 استطعنا أخيرًا الهبوط على تلك البقعة ثم بدأنا عملية استكشاف الكهف. |
| Üzerindeki her bir adayı, kıyılarındaki her bir mağarayı bilirim. | Open Subtitles | أعرف كل جزيرة في مياهها وكل كهف على طول شواطئها. |
| Ve bizim mağarayı keşfederken yaptığımız konuşmaları hayal edebilirsiniz. | TED | ولكم أن تتخيلوا ما كان يدور بيننا من حديث حينما كنا نستكشف الكهف. |
| Bırakın topları, lanet mağarayı bile göremiyorsunuz. | Open Subtitles | انت حتي لن تستطيع رؤية هذا الكهف الذي يحتوي علي المدفعين |
| Mağaranın işe yaramadığını biliyoruz, O yüzden mağarayı kullanmayacağız. | Open Subtitles | والآن، جميعنا نعرف أن الكهف عديم الفائدة، لذا، لن نستخدم الكهف |
| Ekip mağarayı tararken bu tip olayların çevrede sıkça olduğunu söylediler. | Open Subtitles | كما فتشت العمد الكهف, انهم أبلغني أن الحوادث من هذا القبيل ليست غير عادية. |
| mağarayı kapatın. Eğer geri gelirlerse, en azından güvenli bir yerde olurlar. | Open Subtitles | أقفلوا الكهف اذا اتوا، سيكونوا في مكان آمن |
| - mağarayı da buldunuz mu? | Open Subtitles | لقد تسلقت سلم بيكسى كوف هل عثرت على الكهف ؟ |
| Tanrı'nın koruyucu gücünü göstermek adına, mağarayı mühürlemek için kiliseyi inşa etmişler. | Open Subtitles | لقد بنوا الكنيسة ليحمي الكهف بالقوة الالهية |
| Bu mağarayı ve taşları çok iyi biliyorsun. Lex, sana ne oldu? | Open Subtitles | أنت تعرفين جيداً عن هذا الكهف وهذه الصخور |
| 200.000'i aşkın kuş, Guizhou eyaletindeki bu mağarayı paylaşıyor. | Open Subtitles | أكثر من 200 ألف طائر يتشاركون في هذا الكهف |
| Çünkü, eninde sonunda, o köylüler bu mağarayı bulacaklar. | Open Subtitles | لأنه , عاجلاً أم آجلاً أؤلئك القرويون سيجدوا هذا الكهف |
| Herkesten önce mağarayı koşmuştum sonra birden karşıma hayatta gördüğüm en büyük, en vahşi ayı çıkıvermişti. | Open Subtitles | وكنت اركض في الكهف في مقدمة الجميع عندما فجأة ، جاء من مكان ما وكان ضخم أبشع دب رأيته لم يكن له مثيل |
| Kasım, taşıyabileceği tüm hazineyi bir araya topladı tek yapması gereken mağarayı gizli tutan kapıyı bulmaktı. | Open Subtitles | قاسم جمع كل الثروة التى كان في إستطاعته حملها ليجد باب الكهف قد اُحكم غلقه للتو |
| Ön bahçeye her zaman istediğim mağarayı alabilir ve insanlara oraya girmemelerini söyleyebilirim. | Open Subtitles | قد اصنع ذلك الكهف الذي اتمناه امام مرفا سياراتي |
| Yaşamlarının varlığı anlamına gelen, yanmış odun, reçine, bu mağarayı kaplayan, doğal yaşamdan herşeyin kokusu. | Open Subtitles | إيجاد حياتهم يعني حرق الأخشاب و الأصماغ الروائح من كل شيء من العالم الطبيعي التي تحيط بهذا الكهف |
| Bizim mağarayı kastetmiyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | أرجوك أخبرني بأنكِ لا تقصدين في كهف رجلنا |
| Bir mağarayı çoğunuz katı bir taştan oluşan bir tünel olarak düşünür ve aslında, bu birçok mağara böyledir. | TED | عند تفكيرك في كهف، تتخيّل في الغالب نفقا يمتدّ عبر صخرة صلبة، و في الواقع معظم الكهوف هي كذلك بالفعل. |
| Biz de kız ortaya çıktığında mağarayı arayıp kalbini bulduk. | Open Subtitles | لذا , قمنا بالبحث بالكهف حيثما تحولت و وجدنا قلبها |
| Vadiyi de mağarayı da biliyorum. Onların bilmediği bir kestirme var. | Open Subtitles | أعرف الوادي والكهف وطريقاً مختصراً لا يعرفونه |