Eğer isterseniz, silahımı masanın üstüne koyarım, bu size bağlı. | Open Subtitles | لو أردت فسأضع مسدسي على الطاولة ، هذا يرجع لكم |
İnce paralarınızı masanın üstüne kurun ve kendinizi yaralamadan önce ayrılın. | Open Subtitles | ضعنَ حلوى النعناع على الطاولة وغادرنَ المكان قبل أن تؤذينَ أنفسكُن |
Ördeği masanın üstüne koysanız bile pişme süreci halen devam ediyor. | Open Subtitles | و ايضا عندما وضعت البطة على الطاولة عمليا انها قيد الطبخ |
Bir kaç şey bıraktım. masanın üstüne 40-50 dolar bıraktım. | Open Subtitles | تركت بعض الاشياء تركت 40 أو 50 دولار على المكتب |
Beni içeri aldıklarında bir masanın üstüne koyarlar. | Open Subtitles | عندما يُدخلوننى سيضعوننى على طاولة او ماشابه |
Kira parasını masanın üstüne bıraktım. | Open Subtitles | لقد وضعت النقود الخاصه بالأيجار على الطاوله |
masanın üstüne, domatese ve arkadaki duvara yayılan dalgaları görebilirsiniz. | TED | يمكنكم مجددا مشاهدة التموجات تعبر مرور الكرام على الطاولة الطماطم والجدار في الخلف. |
Senin için gazeteyi masanın üstüne bıraktı. | Open Subtitles | و بعدها ترك لكِ الصحيفة على الطاولة لكي تقرأيها |
Çoğunlukla ben masanın üstüne eğilip tutunurdum, o da vururdu. | Open Subtitles | في أغلب الأحيان أتكئ على الطاولة وأمسك بها ثم يقوم بضربي |
Saydığımda silahını bırakıp ellerini masanın üstüne koyacak ve oturacaksın. | Open Subtitles | وعندما أصل للعدد ثلاثة اريدك ان تترك سلاحك و تضع راحة يدك على الطاولة .. |
Arkamı dönüp parayı masanın üstüne bırakacağım. | Open Subtitles | سأدع هذا المال على الطاولة وعيناي للجهة الأخرى |
Parayı masanın üstüne koy. Bir sonraki el kazanacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | ضع هذه الاموال على الطاولة انت تعلم بأنها لي, جولة اخرى |
Bir hizmetli gelir birazdan. Bir masanın üstüne koyabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أن النادلة ستجوب المكان ضعها على الطاولة |
Cebinden, cüzdanını almalı ve masanın üstüne dans ettirmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تسحب المحفظة من جيبه و تجعلها ترقص على الطاولة |
Arka kapıyı açın. Valizi çıkarın ve masanın üstüne koyun, lütfen. | Open Subtitles | إفتح الباب الخلفي وخذ الحقيبة وضعها على الطاولة رجاءً |
Evet, şurdaki alet çantasını bana getir. masanın üstüne koy. | Open Subtitles | نعم، ناوليني تلك العدة هنالك وضعيها على الطاولة |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
Sanat kısmı bana haritayı email ile yolladı, haritayı aldım, ışıklı masanın üstüne koydum, üstüne parşomen kağıdı koydum, ve üstüne çizgiler semboller gibi şeyler ekledim. | Open Subtitles | فريق الرسومات الفنية أرسل لي بريداً إلكترونياً يحتوى على الخريطة، فأخذتها ووضعتها على طاولة مضيئة فوق مجموعة من الرسومات ونتيجةً لذلك برزت بعض التشققات وخطوط للخريطة |
Al şunu masanın üstüne koy. Kirlensin istemiyorum. | Open Subtitles | هاك ، وضعها على الطاوله أنا لا أريدها ان تتسخ |
Buluşmada, restorantta, masanın üstüne iki tane telefon koymalılar. | Open Subtitles | في الموعد، يجب أن يضعوا هاتفان على المائدة بالمطعم |
Sen masanın üstüne benim için çok daha fazla para bırakacaksın sadece. | Open Subtitles | أنت فقط ستترك لي أموال كثيرة علي الطاولة |
Senin nüshanı buraya koyuyorum masanın üstüne. | Open Subtitles | ستضع نسختك هنا و مكتبك |
Ama sandalyelere ben dokunmadım, birisi ya da bir şey onları masanın üstüne koydu. | Open Subtitles | لكنني لم ألمس كراسيي منذ أن وضعهم شخص أو شيء ما فوق بضعهم فوق المنضدة |
Eğer masanın üstüne sertçe bastırır ve ellerinizi bedeninize doğru çekerseniz dış iki masanın boyları bir öğrenci kız kifayeti gibi yukarı kalkar. | Open Subtitles | إذا ضغطت لأسفل بقوة على قمة الطاولة.. وسحبت يديك نحو جسدك، فسوف ترتفع ساقا الطاولة الخارجيتين.. لأعلى، كتنورة طالبة بالمدرسة! |
Hepsini şuradaki masanın üstüne koyun. | Open Subtitles | ضعوها علي الطاوله بالضبط هناك |
Tamam, harika, kalemin kapağını kapatıp masanın üstüne koy. | TED | حسنًا، جيد، غطِي القلم مرة أخرى وضعيه على المنضدة. |