Hala burada olmana sevindim, sigara tablamı masanın üzerinde unutmuşum. | Open Subtitles | أنا سعيد لوجودك هنا لقد نسيت علبة سجائري على المنضدة |
Ben de sana penceresinde saksılar, masanın üzerinde örtüsü olan bir evde... yaşamaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | إنني أتحدث عن أخذك إلى بيت فيه أصص الأزهار في النوافذ و مناديل على المنضدة |
İstediğiniz beş dosya masanın üzerinde, Teğmen. | Open Subtitles | الملفّات الـ 5 التي طلبتها على المكتب أيّها الملازم |
Bu çantayı masanın üzerinde buldum. İçinde hiç para yoktu. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه الحقيبه على المكتب و لا يوجد أى أثر لأى نقود |
Eşinizin ofisindeki masanın üzerinde bıraktığı madeni paralar vardı. | Open Subtitles | في اتجاه المدخل, أليس كذلك؟ ثُمّ كان هناك عملات معدنيه تركتها زوجتك مُلقاة على مكتبك. |
Giyinme odasındaydık, beyaz elbisesini giymişti başı öne eğik olarak ve elleri masanın üzerinde sessizce oturuyordu. | Open Subtitles | كانت في حجرة الرسم الحمراء مرتدية فستانها الأبيض جالسة في سكون تام وجبهتها منحنية ويداها على المائدة |
İçerde masanın üzerinde ölmekte olan adamın kim olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين من هذا الذي هناك ؟ من يحتضر على الطاولة ؟ |
masanın üzerinde yemek ve dumanı tüten bir teneke fincan varmış. | Open Subtitles | كان يوجد طعام على الطاوله واكن يوجد كوب قهوة ساخن |
40 yıl önce masanın üzerinde doğduğum büyük babamın evine. | Open Subtitles | حيث كان يوجد به ,منزل جدى وبه قد ولدت منذ 40 عام . على طاولة الطعام |
Um, marul ve domatesler masanın üzerinde. | Open Subtitles | لقد تركت الصودا في السياره الخس .. والطماطم على المنضده ساعدي نفسك .. |
"masanın üzerinde para ve temas kuracağın insanların listesini bırakıyorum." | Open Subtitles | تركت مالاً على المنضدة وقائمة من الناس للإتّصال |
Biliyorum.Çünkü bardaklar burada masanın üzerinde? | Open Subtitles | لاحظت ذلك لأن ذلك الكأس الذي على المنضدة هنا |
Birkaç gün önce masanın üzerinde bir çiçek, komidinde de bir kuş buldum. | Open Subtitles | وجدتُ زهرة على طاولة غرفة الطعام وطير على المنضدة منذ بضعة أيام. |
Elbette. Anahtarlar masanın üzerinde. Kitabının yanında. | Open Subtitles | بالتأكيد, المفاتيح على المكتب بجانب كتابك |
Joan, göğüsleri ajandanın üzerine gelecek şekilde masanın üzerinde. | Open Subtitles | جون مستلقية على المكتب, وصدرها على مقدمته |
Ve sanırım Alfred Conteh'in avukatından gelen masanın üzerinde bir mektubu var. | Open Subtitles | وأعتقد أن هذا هو رسالة من المحامي ألفريد كونته على مكتبك. |
Senin çikolatanı yerken, senin masanın üzerinde seks yaptık. | Open Subtitles | مارسنا الجنس على مكتبك بينما كنّا نأكل شريطك. |
Sen şu masanın üzerinde altına işeyen kadınsın, değil mi? | Open Subtitles | أنت السيدة التي كانت تقف على المائدة و تتبول في ثيابها، أليس كذلك. |
Ben ameliyata giderken o burada olmazsa o masanın üzerinde ölürüm. | Open Subtitles | اذا لم يكن هناك عندما اذهب الى الجراحة ساموت على الطاولة |
Ameliyathaneye en son girdiğimde masanın üzerinde yatıyordum Dawn. | Open Subtitles | .دوان,اخر مره كنت فى غرفة العمليات هذه,كنت على الطاوله |
Kimliği mutfaktaki masanın üzerinde yada yatağın üzerindeki gömleğin cebinde unutmuş olmalıyım. | Open Subtitles | على طاولة المطبخ أو في جيب القميص أو على سريري |
O ve zenci, dirsekleri üzeri tebeşirlenmiş bir masanın üzerinde bir gün ve bir gece geçirmişlerdi. | Open Subtitles | إستغرقت المصارعه بينه و بين الزنجى " " ... يوما و ليله و مرفق أيديهما لا يتجاوز خط مرسوم بالطباشير .. " " على المنضده |
masanın üzerinde banknotlar vardı. | Open Subtitles | أكوام من الأوراق المالية علي المنضدة. |
Ve hanımefendinin yulaf lapası orada, masanın üzerinde duruyordu. | Open Subtitles | و حساء سيدتي كان جاهزاً قريباً منه فوق الطاولة |
Sana yemin ederim, masanın üzerinde bir çay varsa, ...aynı titreşimleri fincanın içinde de görebilirdin. | Open Subtitles | وأقسم إذا وضعت كوب من الشاى حينها على المائده سترين نفس الضجيج بهذا الكوب من الشاى |