"masasındaki" - Translation from Turkish to Arabic

    • طاولة
        
    • على مكتب
        
    • مكتبها
        
    • منضدة
        
    • مائدة
        
    • منضدةِ
        
    • في المنضدةِ
        
    • على مكتبه
        
    Otopsi masasındaki ayağında bot olan bacak kadar garip değildir Open Subtitles لنْ يكون غريباً بقدر قدمٍ مع حذاءٍ على طاولة تشريحي
    Tabii çay masasındaki genç bayan hariç. Open Subtitles ما لم يكون لتلك السيدة الشابة على طاولة الشاي.
    Senden bunu başkanın masasındaki göz kumandasıyla değiştirmeni ve.. Open Subtitles أريد منك تبديل هذا الجهاز بالآخر الموجود على مكتب الرئيس بدون أن تنكشف
    masasındaki fotoğrafın konusunda öyle olmadığını söyleyebilirim. Open Subtitles حسناً، أستطيع أن أخبركِ أنّ تلك الصورة التي لديها على مكتبها ليست طيّبة بما يكفي.
    Otopsi masasını, morg tepsilerini ve X-ray makinelerini görebiliyorsunuz ve hatta otopsi masasındaki kullanılmış aletleri görebiliyorsunuz. TED ترون منضدة التشريح، طاولات المشرحة، ماكينات أشعة إكس وحتي الأدوات المستعملة التي ترونها علي منضدة التشريح.
    Masaj masasındaki delikten konuştuğunu düşünürsek az bir başarı değil. Merhaba. Open Subtitles لا أعمال بطولية , بإعتبار كونها وقتها تسحب مائدة المساج
    Mutfak masasındaki peniler, beşlik ve onluk sentlerden beri işi büyütmüşsünüz. Open Subtitles تَتقدّمُ كثيراً منذ بنساتِ، النيكل والدايمات على منضدةِ المطبخَ.
    Eğer peşinat istiyorsanız, hediye masasındaki hediyeleri alabilirsiniz. Open Subtitles إذا أردت دفعة أولى يمكنك إختيار هدية من على طاولة الهدايا
    Ameliyat masasındaki bebek, gelen aileler için tercih sebebi sayılamaz. Open Subtitles طفلة على طاولة ليست جذابة للغاية لأبوين مستهدفين
    Örneğin; bilardo masasındaki toplar. Open Subtitles مثال على ذلك ، الكرات على طاولة البلياردو
    Esrar isterseniz, kahve masasındaki şekerliğe bakın. Open Subtitles إن أردتم سيجارة حشيش، ابحثوا عنها بصحن الحلويات على طاولة القهوة.
    Ve bilardo masasındaki adam seninle bir oyun daha oynamak istiyor. Open Subtitles والرجل الواقف عند طاولة البلياردو يريد مباراةً أخرى ضدك
    Oğlun hakkında söylediklerinden hoşlanmıyorsun diye... aynı zamanda birinin masasındaki eşyaları da... komple yere savurmak da iyi birşey değildir. Open Subtitles و كذلك ليس مقبولا ان ترمي بمجموعة اغراض من على مكتب احدهم لأنك لا تحب ما يقولونه عن ابنك
    Ve işte sanırım o an aklım başıma geldi, amcamın masasındaki heykeli kaptım, at üzerinde bir herifin olduğu aptal şeyi, ve birden kafasına patlattım. Open Subtitles واعتقد أن جزءاً منى قد ثار عليه لإننى أمسكت بهذا التمثال الموضوع على مكتب عمى هذا التمثال الغبي المتمثل في رجل راكب حصان
    Kaptan Jackson'ın masasındaki şu bitki. Open Subtitles هذه النبتة على مكتب الكابتن جاكسون
    Dükkânın sahibi bayan satışlardan aldığı parayı nakit olarak masasındaki kırmızı deri kesede saklıyor. Open Subtitles السيدة التي تمتلك المحل تبقي مالاً من مبيعاتها في جيبٍ جلديٍ أحمرٍ في مكتبها
    Yazman, masasındaki evlilik cüzdanı formlarına bakmış olabileceğini düşünüyor. Open Subtitles العاملة تعتقد انه القى نظرة خاطفة على استمارت رخص الزواج على مكتبها
    İskambil masasındaki zırıltıyı görüyor musun? Open Subtitles أليس كذلك؟ أترى ذلك الأحمق علي منضدة الفرو ؟
    Belediye Başkanı'nın masasındaki herkes Kiraz Jübilesi sipariş etti. Open Subtitles منضدة رئيسَ البلدية كُلّ الحاجة يوبيل كرزِ.
    Ve oradan buraya, devrimimizin beşiğine dönmek ve yemek masasındaki muhabbetin tamemen para,banka ve otoriteden ibaret olduğunu görmek hoş bir sürpriz olmadı. Open Subtitles و مع ذلك لا يبالون للثوار، وحصولهم على مائدة العشاء و الثرثرة على الأموال والبنوك و سلطة مفاجأة غير مرحب بها
    Git, Amy'nin masasındaki evrakları imzala. Open Subtitles إذهبْ ووقع الورقة على منضدةِ أيمي.
    Turnuvanın organizatörü, Gil Edwards şu an final masasındaki oyuncuları tanıtmak üzere. Open Subtitles ذلك مديرُ بطولةِ، جِل إدواردز... ... أَوْشَكَأَنْيُقدّمَاللاعبين في المنضدةِ النهائيةِ.
    Ayrıca Jennings'i sevmiyorum, dil penslerini masasındaki bağırsak maketinin içinde tutuyor. Open Subtitles لانه يضع نموذجا للقولون على مكتبه وهو يضع عيدان فحص البلعوم فيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more