Eğer masmavi gökyüzüne bakarken küçük parlak noktaların uçuştuğunu gördüyseniz, siz de mavi alan entoptik fenomenini yaşamışsınız demektir. | TED | إذا رأيت ومضات من الضوء تتقافز وأنت تنظر للسماء الزرقاء فقد جربت ما يعرف بظاهرة الحقل البصري الأزرق |
"masmavi bir gökyüzü altında meltemin üflediği | Open Subtitles | هبوب النسائم الرقيقة فى مظلة السماء الزرقاء |
Bu gerçekten iyi bir nokta çünkü şuanda dudakların masmavi. | Open Subtitles | هذا شئ مستغرب جداً بهذه المرحلة لان شفتاكِ زرقاء حرفياً |
Mogadishu'da güzel bir günde, masmavi gökyüzünün altında, bir arabaya yüklenmiş bomba patladı. | TED | ذات يوم جميل بمقديشو، ذو سماء زرقاء لازوردية، انفجرت سيارة مفخّخة. |
masmavi oldu ve kendini biraz küçük düşmüş hissediyor. | Open Subtitles | وهو أزرق, من الواضح, وهو يشعر بالانحراج قليلاً |
Ama o sıcak kumlar, masmavi deniz. | Open Subtitles | ولكن تلك الرمال الساخنة والمياه الزرقاء هذا ما أُحب |
Bu akşam çıkınca Tanrının huzuruna selam olsun gökyüzünün o masmavi nuruna. | Open Subtitles | والليلة عندما أصبح بمعية الرب وتنساب تحيتي لعتباته الزرقاء |
Deniz kenarında... masmavi deniz... dalga sesleri... | Open Subtitles | في الشاطئ في المياه الزرقاء العميقه الامواج العاليه |
Los Angeles'te güneşli, masmavi bir gökyüzü ve ılık bir hava var. | Open Subtitles | فى السماء الزرقاء المعتدلة هنا فى لوس انجلوس المشمسة |
Bu masmavi sular, sahilleri naziler tarafından bombalandığında bile, siz bok çuvallarının yaptığı kadar bulanmamıştı.. | Open Subtitles | منذ أن غزى النازيون هذه الشواطئ، لم نرَ حثالى يعكرون صفو هذه المياه الزرقاء |
İlle uzun boylu, akıllı, masmavi delici gözleri ve geniş omuzları olan birini arıyorsan daha çok beklersin. | Open Subtitles | حسناً , لو كنتِ تحبين النوع الطويل والذكي بالعيون الزرقاء النافذة وأكتاف بإمكانك تعليق أحلامك عليها |
öyle mutluyum ki, uçabilirim... elime geçenleri kaybetmek istemiyorum... gökyüzünü böyle masmavi tutmak için ne yapmam gerek? | Open Subtitles | انا سعيد و استطيع ان اطير لا اريد ان افقده ماذا افعل لاحتفظ بالسماء زرقاء هكذا؟ |
Her şey harika, sular sakin ve gökyüzü göz alabildiğine masmavi. | Open Subtitles | ومن سلسة. لا شيء سوى مياه البحر الهادئة، آفاق زرقاء. |
Tepede eski bir şatonun yıkıntıları duruyor, bizim köy çok uzakta, belli belirsiz görünür, gökyüzü masmavi, güneş, ve korkunç sessizlik. | Open Subtitles | وأطلال قلعة عتيقة عند القمة وقريتنا الصغيرة تلوح بعيدا في الأفق السماء زرقاء قانية والشمس والصمت رهيب |
Çoğumuz Hıristiyan hayatımızın yolculuğuna masmavi gökyüzünün altında ve durgun suların üzerinde başlarız. | Open Subtitles | العديد منّا يبدأ رحلة الحياة المسيحية تحت سماء زرقاء و مياه هادئة. |
Bilmiyorum son zamanlarda aynaya baktın mı ama masmavi olmuşsun. | Open Subtitles | لا اعلم إذا ما استطعت رؤية وجهك مؤخراً, ولكنه أزرق بالكامل |
Hortumu sana doğru tutsaydım tenin masmavi olacaktı. | Open Subtitles | إذا دُورَت هذا الخرطومِ عليك الآن، سوف يلطخ جلدكَ بلون أزرق للامع |
Suyun masmavi olduğu adalardaki sahillerden birindeyim. | Open Subtitles | أحد شواطىء الجزيرة, حيث الماء يكون أزرق |
Anne, gözlerin masmavi gözüküyor. | Open Subtitles | آن) عيناكِ تبدوان) زرقاوتان للغاية |
Gözlerine bakma çünkü gözleri çok güzel. Şöyle masmavi... | Open Subtitles | لكن لا تنظري إلى عينيه لأنّها رائعة، إنّهما زرقاوتين. |
Ah! Mavi-Inci ! Mavi-Inci masmavi | Open Subtitles | اللؤلؤة الزرقاء ، اللؤلؤة الزرقاء شديدة الزرقة ، لامعة للغاية |
Gökyüzü masmavi bir örtü serer üzerine. | Open Subtitles | والسماء تفرد مفرش ازرق بأمتداد سريرها |
Güzel masmavi gözlerine bakabileceğim. | Open Subtitles | سأتمكن من التطلع إلى عينيه الزرقاوتين الجميلتين. |