Onları topladığı yere materyal koyardı, ... ...ve yuvalarını yapardı. | TED | فوضع المواد في أماكن متعددة لتجمعها الطيور فقاموا ببناء الأعشاش |
Böylece bin tane ev beşyüz... kilogram geri dönüşümlü materyal üretmiş oluyor. | Open Subtitles | فإن ألف منزل يعني 500 كيلوغرام من المواد التي يمكن إعادة تدويرها |
Doğanın nasıl materyal yarattığı hakkında konuşabileceğimi düşündüm. | TED | فكرت في أن أتحدث قليلا حول كيف تصنع الطبيعة المواد. |
Bu materyal için bilinen iki kullanım iç tasarım ve multi-touch sistemlerdir. | TED | اثنين من التطبيقات المعروفة لهذه المادة تتضمن التصميم الداخلي وانظمة اللمس المتعدد |
Ve bu olduğunda, söz konusu materyal Latince'ye çevrildiğinde, matematik kitaplarının neredeyse 600 yıllık temeli oluşmuş oldu. | TED | وبمجرد أن حدث ذلك، بمجرد أن أصبحت هذه المادة متوفرة باللاتينية، شكلت أساس كتب الرياضيات المدرسية لما يقرب من 600 سنة. |
Nükleer materyal taşıyan planlanmamış bir konvoy 15 dakika önce UNAÖ'den yola çıkmış. | Open Subtitles | قافله غير مجدول لها تنقل مواد نووية غادرت مبنى المنظمة قبل 15 دقيقة |
İstiridyenin, milyonlarcasının, kendi yaptıkları fazlasıyla özelleşmiş bir materyal. Her zamani her gün, her yıl. | TED | مواد متخصصة جداً حيث أن أذن البحر تجمّع نفسها، ملايين من أذن البحر، طوال الوقت، يومياً، سنوياً. |
"Laboratuvarın nükleer araştırma üssü olmasına karşın radyoaktif materyal yoktu ve kirlilik riski yok. " | Open Subtitles | بالرغم من أن المختبر كان الموقع من بحث الإنشطار النووي لم يكن هناك مادّة مشعّة ولا خطر التلوّث |
14 yıl önce, yüzyıllardır aynı şekilde kullanılmakta olan sıradan bir materyal olan balık ağıyla tanıştım. | TED | منذ 14 عاماً تعرفت على المواد الطبيعية المشكلة لشبكات الصيد وهي نفسها التي تستخدم منذ قرون |
Şimdi her ikisini de yüksek teknolojili materyal ve mühendislikle dolgun, ve şehvetle dalgalanan yükselenler boyunda formlar yaratmak için kullanıyorum. | TED | والآن انا ادمج المواد عالية التقنية والهندسة لكي اصنع اشكال مميزة ذات طابع حسي باحجام كبيرة كاحجام المباني |
Bu girişimin belki de en temel bileşenlerinden biri öğrencilerin konuyu iyi anlamaları için materyal ile alıştırma yapmalarına gerek görmemizdir. | TED | ربما كان أحد اكبر العناصر في هذا العمل هو أننا بحاجة لطلاب يتفاعلون مع المواد التدريسية من أجل فهمها حقا. |
O zaman, ülkelere ve belirli materyal ve verilere göz atarak başlayalım. | TED | لذلك دعونا نبدأ بالدخول للدول. وإلى المواد والبيانات المحددة. |
Bu su havuzu çoğu doğal materyal gibi ısısını ışık olarak yayar. | TED | حسنًا، بركة الماء تلك مثلها مثل معظم المواد الطبيعية، تبعث حرارتها في صورة ضوء. |
Akıllı materyal kullanarak kendin yap adlı veri bankamızı daha da büyütmek istiyoruz. | TED | نريده ان يصبح قاعدة بيانات كبيرة ولّدت بشكل جماعي من معلومات اصنعها بنفسك حول المواد الذكية |
Kağıt elektroniği, materyal biliminin en umut vaat eden alanlarından biri, çünkü bize ucuz ve esnek elektronik malzemeler üretme imkanı veriyor. | TED | لكن الكترونيات الورق واحدة من اكثر الفروع الواعدة في علم المواد في ذلك هي تمكننا من صنع الكترونيات ارخص ومرنة. |
Öğrenciler için materyal ile aktif olarak etkileşimde olma ve yanlış ya da doğru yaptıklarının söylenmesi | TED | هذه الإمكانية للتفاعل الفعال مع المادة ويتم إخبارك حينما تصيب أو تخطئ أساسية حقاً لتعلم الطلاب. |
Şekillendirmek için yeterince cesur olmamız gereken materyal geleceği bu. | TED | هذا هو مستقبل المادة الذي يحتم علينا التحلي بالعزم الكافي لتشكيله. |
Fakat bu genetik materyal gerçekten algılanması zor olan, belli belirsiz miktarlarda mevcut olabilir. | TED | مع ذلك فإنّ هذه المادة الوارثيّة قد توجد بكميّات غير ملحوظة الأمر الذي يجعل من الصعب تعقّبها. |
Kışkırtıcı materyal bulundurmaktan izinsiz tutuklama ve doğrudan hapis. | Open Subtitles | الاعتقال بدون تصريح و السجن الفوري لمن يمتلك مواد تعتبر مخربة |
Odanın içinde inorganik materyal bırakılmamasına çok dikkat edilmelidir. | Open Subtitles | عناية فائقة يجب أن تؤخذ للوقاية من ترك مواد عضوية داخل القاعة |
Bu da, 1.6 km karelik bir alanı kirletmek için yeterli radyolojik materyal demek. | Open Subtitles | هذه مواد إشعاعية كافية لتلويث نحو ميل مربع واحد |
Bu gayzerlerin buharlarının, bu gizli denizden yaşam sağlayan materyal içerip içermediğini test etmek için bir uzay aracı göndermeyi umuyorlar. | TED | فهم يأملون أن يرسلوا مسبارًا لاختبار فيما إذا كانت أعمدة الدخان المنبعثة من الينابيع تحتوي على مادّة تدعم تشكّل الحياة من هذا البحر المخفيّ. |
Dinozorun optik sinirlerinde, bilgisayar sistemlerimiz için gerekli bir materyal var. | Open Subtitles | يحتوي العصب البصري للديناصور على مادة يمككنا إستعمالها في أنظمة حواسيبنا |
Farklı materyal, katılımcı ve yöntemler kullanarak daha yaratıcı oldum. | TED | صرتُ مبدعةً في العمل مع تنوع في الطرائق، والمواد والموضوعات. |