| May şu ağaçların oradaki küçük kumsaldan bahsetti. - Mmm. Gelmek ister misin? | Open Subtitles | لقد اخبرتني ماي عن الشاطيء الصغير بجانب الاشجار أتريد أن تأتي؟ |
| May Williams'ı tanıyor musun? | Open Subtitles | أكنت تعلمين أن ماي ويليامز في القناة الخامسة |
| May'i rahatsız etmeyin. | Open Subtitles | لم اتصـل من اجل ماي بل من اجللك كيف حالك؟ |
| Geceyi May'de geçirdiğimde... ailesi farketmesin diye... balkondan girip çıkardım. | Open Subtitles | بعض الاوقات أقضي الليل الليل عند ماي. والديها لم يعلمان بالامر. كنت اتسلق من اسفل الشرفة. |
| Noel'de en iyi arkadaşım May ile uzak bir adaya gitmiştim. | Open Subtitles | خرجت انا وأعز صديقاتى ماى إلى جزيره من أجل عيد الميلاد |
| May ayrıca sarımsaktan hoşlanmazdı. | Open Subtitles | ولحسن الحظ ماي لم تكن تميل الى الفواكه الغالية. |
| Martha May... lütfen Bayan Augustus May-Kim olmayı kabul et. | Open Subtitles | مارثا ماي أرجوكي أن تصبحي السيدة أغسطس ماي هو |
| Bu arada, Hollywood Los Angeles'te. May Fong da orada. | Open Subtitles | بالمناسبة، هوليود قريبه جدا من لوس أنجلوس حيث تعيش ماي فونج |
| 1900'de ölen Constance May Bassett ile, Haziran 1931'de 57 yaşında ölen Thomas Campbell Brockless'in tek oğlu. | Open Subtitles | الابن الوحيد لكونستانس ماي باسيت المتوفاة في عام 1900 وتوماس كامبل بروكليس المتوفى في يونيو 1931 عن 57 عاماً |
| Bayağı merdiven vardı herhalde. May, tatlım, git odana orda ağla. İyi mi o? | Open Subtitles | لابد من أنها كانت الكثير من العتبات ماي ، عزيزتي ، اذهبي إلى الجدار في الخارج وأنهي بكائك هل هي على ما يرام؟ |
| Acıkırsanız ocakta tatlı patates bisküvitinden var. May'in spesyalindendir. | Open Subtitles | إذا ما جعتما ، يوجد بعض من بسكويت البطاطا الحلوه على الموقد ، انهم من اختصاص ماي |
| May, june bunu kendisine saklamak isteyebilir. | Open Subtitles | ماي ، جون قد تعتقد بأن ذلك خصوصي بعض الشيء |
| April'ın dişi ağırsa May'in diş etleri kızardı. | Open Subtitles | إذا ما أصيبت إيبرل بوجع الأسنان. علكة ماي تنتفخ وتحمر |
| Yemin ederim sana, kemer izleri May'in bacaklarında da vardı. April öldüğünde, May'in bütün dünyası ikiz kardeşinden ibaret oldu. | Open Subtitles | أقسم، أن آثار الضرب احمرت على سيقان ماي ،أيضاً عندما ماتت إيبرل، كان الوضع كما لو أن العالم كله أصبح توأم ماي |
| Yardımı da dokunmuyor değil. Şanssız May. Evet. | Open Subtitles | يبدو أنه الشيء الوحيد الذي يساعدها مسكينه الآنسة ماي أجل،مسكينه الآنسة ماي هذه سيارة زاك. |
| Ancak eğer bu May'in kalbini rahatlatacaksa bunun için yapılmalı dedim. | Open Subtitles | لكن ، إذا ما كان سيخفف على قلب ماي. اذاً أظن أن عليها أن تقبل به |
| Meryem'in yanında mıydın? Zach hala kayıp. Dua etmeliyiz May. | Open Subtitles | هل أنت هنا لرؤية مريم؟ زاك لا زال مفقوداً علينا أن نصلي من أجله، ماي أتفهمين؟ |
| Ama, May'in bunu bilmemesi konusunda dile getirmediğimiz bir anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | ولكننا اتفقنا بشكل غير مباشر على عدم إخبار ماى عن هذا |
| Elbette, May arabayı gönderecek olursa ben feribotla giderim. | Open Subtitles | باالتأكيد,ماى سترسل العربة, وأنا سأذهب بالمركب. جيد. |
| Her sene en iyi ışıklandırmayı Martha May Enkim yapar. | Open Subtitles | كل سنة السيدة مايو مايس هوفيير عندها أفضل الأضواء |
| May Chester limonların evsizler için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت مي شيستر اني اتيت به من بيت الفقراء |
| Ben gerçekten May'le konuşmak isterdim, özellikle yazılımı yaratan oyken. | Open Subtitles | انا افضل التحدث مع (مآي) خصوصاً أنها هي من كتبت البرنامج |
| Eğer Amerika'yı seviyorsanız, Başkanınız olarak May Gilliam'ı seçin. | Open Subtitles | إن كنت تحب أمريكا فرشح مايز جيليم للرئاسة |
| "Life's a party, come what May." | Open Subtitles | "الحياة حفل.. بكل ما في الكلمة من معان" |
| Ellen May konusunda ne yapacağımızı bulana kadar onu da bir garsoniyere yerleştireceğiz. | Open Subtitles | وسنضع " آلين ماي " في فندق مجهول حتى نرى ما سنفعل بها |