"meese" - Translation from Turkish to Arabic

    • ميس
        
    • مييس
        
    Meese'in karısına kim ödeme yaptıysa, Katrina Hobbs'a da 250,000 dolar ödemiş. Open Subtitles أيًّا كان من دفع لزوجة (ميس) فقد أعطى (كاترينا هوبس) 250.000 دولارًا.
    Meese paletin üstünden durup kahraman olmaya çalıştı, ama dengede duramadı. Open Subtitles قام (ميس) بالمشي على اللوحة الخشبيّة مُحاولا أن يَكون بطلا ولم يستطع الحفاظ على توازنُه.
    Meese sana yemek dağıtımda yardım etmiyor muydu? Open Subtitles -‬ ألم يُساعدك (ميس) في منطقَة تسليم الطعَام؟
    - Meese, şu andaki görüntüyü istiyorum. Open Subtitles ‫(‬مييس)، أحتَاج إلى صُور في الوقَت الحقيقي.
    Abigail Meese'e APD* tarafından senin talimatında yapıIan bağıştan bahsediyorum. Open Subtitles أنا أتحدّث عن إجراءات تبرّع (أبيقيل مييس). من شُرطة أتلانتا مع توقيعُك الخاص.
    Meese paletin üstünden durup kahraman olmaya çalıştı. Open Subtitles قام (ميس) بالمشي على المنصّة الخشبيّة مُحاولًا أن يكون بطلاً. -ميس) )!
    Kadının Meese gibi bir adamla çalışabilmesi mümkün değil. Bu yüzden kirli işlerini yapması için şefi ayarlamıştır. Open Subtitles من المستحيل أنّها قد تعمل مع شخص مثل (ميس)، لذا تجعل الرئيس يقوم بعملها القذر.
    Kolay olacağını söylememiştim, ama Meese'in kaçıp planı elimizdeki en iyi şans. Open Subtitles لم أقل أن الوضع سيكون سهلًا، ولكن خطّة (ميس) للهروب هي فرصتنا المُثلى.
    Bu gece Meese'e yetişip buradan çıkmak istiyorsak, binayı hızlıca yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Open Subtitles علينا تمشيط المبنى وبسرعة إذا ما أردنا أن نقابل (ميس) اللّيلة لنبدأ حجرنا الصحيّ.
    Sanırım Bay Meese şuan iş görüşmesi için uygundur. Open Subtitles أعتقد أنّ السيّد (ميس) مفتوحٌ للعمل حاليًّا.
    Meese onu kordonun içine terk ettikten sonra perişan hale gelmişti. Open Subtitles ‫(‬ميس) خدعنا عندما رميتَه داخل الحاجز الوقائي.
    Meese güvendi ve bak karşılığında ne aldı. Open Subtitles هذا (ميس) كان يثق بك وأنظر ما حصل له.
    Meese olanlar yüzünden sinirli olduklarını biliyorum... Open Subtitles أعلم أنّهم كانوا حانقين بشأن ما حدث لـ(ميس)...
    Bu pek gerçekçi değil ama, eğer Meese ofis sandalyesiyle ödemeyi kabul etmezse, binada ona verebileceğimiz bir şey kalmadı. Open Subtitles ليس من باب أن أكون واقعيًّا، ولكن ما لم يُريد (ميس) أن يُدفع له مقابل الكراسي المُتحرّكة، فإنّه لا يوجد ما يساوي أيّ شيء في هذا المبنى
    Bakın, Meese sadece para istiyor, değil mi? Open Subtitles انظري، (ميس) يريد جني المال فحسب، صحيح؟
    Meese'nin eşi ve çocukları var. Open Subtitles لدى (ميس) زوجَة و أطفَال.
    Meese bizden biriydi. Open Subtitles ‫(‬ميس) هو واحد منّا.
    Meese kazara mı içeri düşmüş? Open Subtitles صادف لـ(ميس) أن يسقط فحسب؟
    Meese'i anlarım zayıf biridir, ama sen? Open Subtitles أتفهّم بأن (مييس) ضعيف، ولكن أنت؟
    Pekala Meese. Open Subtitles حسنًا يا (مييس).
    Sadece Meese'le konuşmak istiyorum. Open Subtitles أردت فقَط التحدث إلى (مييس).

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more