| Başkalarının mektuplarını açıp okumak... sevdiğim şeylerden biri değildir, fakat... bazen bu onlara yardımcı olmamı sağlıyor. | Open Subtitles | إنّها ليست من أسعد لحظات مناوباتي .. فتح و قراءة رسائل الآخرين، لكن .. أحياناً يسمح لي مساعدتهم. |
| Neticesinde, eğer ben Rembrandt mektuplarını yanlış yere... koymasaydım bunların hiçbirisi olmayacaktı. | Open Subtitles | وبعد كل هذا , لا شئ من هذا كان ليحدث لو لم اضع رسائل رامبرانت فى غير مكانها رسائل ؟ |
| Pis mektuplarını ondan geri almalı, ve burayı derhal terketmelisin. | Open Subtitles | يجب إسترداد رسائلك القذرة منه وإرحل من هنا في الحال |
| Eski mektuplarını sanki yeni gelmişler gibi tekrar okurdu. | Open Subtitles | كانت تقرأ رسائلك القديمة كما لو انها وصلت للتو |
| - Gecikti. - mektuplarını kontrol et! | Open Subtitles | ـ أجل , وقد تأخرت لأسبوعين ـ ولكن هلا تتحقق من بريدك |
| Onu ilk farkettiğinde, posta kutusundan mektuplarını almak için dışarıya çıkmıştı. | Open Subtitles | لقد خرج ليحضرها من صندوق بريده عندما رأى الطفل للمرة الأولى |
| Yoksa başkalarının mektuplarını atmaması gerektiğini nasıl öğrenir? | Open Subtitles | وإلا فكيف سيتعلم؟ عليه أن يتوقف عن إلقاء بريد الناس |
| Hayır efendimiz, yalnız dediğiniz gibi mektuplarını geri çevirip görüşmeye de yanaşmadım. | Open Subtitles | كلا يا مولاى غير اني تبعا لما امرت به اعدت اليه رسائله وابيت عليه ان يلقاني |
| Onun, istemediği kadar yalan söylemiş olduğunu biliyordu çünkü bütün mektuplarını okumuştu. | TED | و كان في الواقع يقول أن هذا الرجل كان يكذب بدرجة لم يرد تصديقها، وذلك نتيجة لقراءته الرسائل. |
| Çocukların Tanrı'ya mektuplarını çöplüğe götürüyorum. | Open Subtitles | إنني ذاهب إلى ساحة النفايات لأتخلص من خطابات الأطفال هذه |
| Bayan Darcy her sabah mektuplarını burada yazardı. | Open Subtitles | هنا اعتادت السيدة دارسي بان تكتب رسائلها كل صباح. |
| Talihsiz bir hata. Rembrandt mektuplarını bulana kadar profesörü öldüremeyeceğimizi biliyordum. | Open Subtitles | انا اعرف انه ليس بمقدورنا قتل البروفيسور حتى نحصل على رسائل رامبرنت |
| O gizemli tehdit mektuplarını yazacaktı ve ikimiz de bir hırsızlık olayı sahneleyecektik. | Open Subtitles | لابد أنه كان يكتب تلك رسائل التهديد الغامضة و عندما حدث أن كلانا تعرض للسرقة |
| Anne, babamın aşk mektuplarını sakladın mı? | Open Subtitles | أمي، هل تحتفظين بأي من رسائل أبي الغرامية؟ |
| Buna benzer, halanın mektuplarını yeniden düzenle, güçlü kadın olursun. | Open Subtitles | على سبيل المثال، إذا ترتّب ثانية رسائل العمّة، تحصل على أمرأة هتلر |
| Haider Hof'da bir Martini içecek ve mektuplarını okuyacağım. | Open Subtitles | وسوف احتسي المارتيني في حيدروف. واقرأ رسائلك. |
| Kaldığın yere uğradım, mektuplarını aldım. | Open Subtitles | توّقفت عند منزلك، وأحضرت رسائلك البريدية |
| Yakınlarındaydım da, mektuplarını bırakayım dedim. | Open Subtitles | مرحباً، كنت فقط في منطقتكم و فكرت في وضع رسائلك |
| mektuplarını al ve evine git. Yapacak işlerim var. | Open Subtitles | خذ بريدك وأرحل فحسب، عندي الكثير من الأعمال. |
| mektuplarını üç ayda bir Tahiti'den alıyor. | Open Subtitles | يحصل على بريده كل ثلاثة أشهر في تاهيتي |
| Haftalarca mektuplarını beklettim. Bazen cevap bile yazmadım. | Open Subtitles | آخذُ الأسابيعَ قَبْلَ أَنْ أُجيبُ بريد مُعجبيني، إذا أُجيبُه مطلقاً. |
| Onu tanısaydınız mektuplarını okusaydınız, telefonda konuşsaydınız, bilirdiniz... | Open Subtitles | لو أنك قرأت رسائله أو لو أنك تكلمت معه في الهاتف . . سوف تعرف هذا |
| Ama tüm mektuplarını ve çeklerini ona ilettik. | Open Subtitles | و لكننا سلمناها كل الرسائل و الصكوك اللتى أرسلتها |
| Yardım etmek isterdim ama, bütün bu şikayet mektuplarını okumalıyım. Okulu bırakıp.. | Open Subtitles | حسناً، أودّ تقديم المساعدة، ولكن عليّ قراءة كلّ خطابات الشكاوي هذه. |
| Ona mektuplarını geri vermek hoş bir hediye olacaktı. | Open Subtitles | ما كان الطفها من هدية ان اُعيد اليها رسائلها |
| Şu andan itibaren mektuplarını açmadan yakacağımı anla lütfen. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أنني من هذه اللحظة سأحرق خطاباتك من دون أن أفتحها |
| Ben... mektuplarını alıyordum. Onun gönderdiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أسرق رسائلكِ لم أعرف بأنهم كانوا منه |
| mektuplarını açıyorsun. Bunları yaptığın zaman ilişkin zalen bitmiştir. | Open Subtitles | انت تتبعها الى العمل,تتصنت على مكالماتها,وتفتح بريدها. |
| Alışverişten gelir gelmez banyoya girdi. mektuplarını bile okumadı. | Open Subtitles | إنه هناك منذ أن عاد من المحل، حتى أنه لم يقرأ خطاباته |
| James mektuplarını ve ziyaretçilerini kontrol altında tutuyor. | Open Subtitles | جيـمس يقـوم بالتـدقيق فـي رسائلهم و يراقب جميـع زيـاراتهم. |
| Transit mektuplarını duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعت بخطابات العبور؟ |