| Birisi önemli bir mesaj vermek istiyorsa, bu onların sorunu. | Open Subtitles | أحدهم يريد إرسال رسالة تدمير شاملة هذا شأنه |
| Mesele insanlara mesaj vermek. Aynı şeyi düşünen milyonlarca Norveçli olmalı. | Open Subtitles | إن الأمر بخصوص إرسال رسالة ملايين من النرويجيين يفكرون في نفس الشيء |
| Öyle ya da böyle pek hoş olmamış. Bunu her kim yaptıysa ya bir mesaj vermek istemiş ya da ondan bir beklentisi varmış. | Open Subtitles | أتعرفون، أياً كان من فعل هذا، فقد أراد إمّا إرسال رسالة أو احتاج لشيءٍ منه. |
| Hilltop'ı korkutup onlara mesaj vermek için aylakları içeri saldı. | Open Subtitles | ولقد روَّع (هيلتوب)، أطلق عليهم سائرين لمجرد إثبات وجهة نظر. |
| Ve ne yazık ki, Bay Callahan bu konuyla ilgili bir mesaj vermek istedi. | Open Subtitles | و للأسف السيد كالاهان يعتقد أنه يحتاج أن يرسل رسالة |
| Tuzak ona bir mesaj vermek içindi. | Open Subtitles | وبأنه سيفعل أي شيء لإستعادة هيروينه الفخ كان لإرسال رسالة له |
| Bir mesaj vermek için olay yerini düzenliyorlar. | Open Subtitles | انهم يرتبون مسرح الجريمة على شكل رسالة ما |
| Bence yarışmadaki biri bir mesaj vermek istemiş. | Open Subtitles | يَبدو لي مثل شخص ما في المسابقة أرادَ إرسال رسالة |
| Hükümetin istihbarat ve mahremiyet politikası hakkında mesaj vermek isteyen bir grubun üyesi. | Open Subtitles | إنّه عضو في جماعة ما تُحاول إرسال رسالة عن الرقابة الحكوميّة والخُصوصيّة. |
| Sanırım birisi bana bir mesaj vermek istiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هُناك أحد يُحاول إرسال رسالة إليّ. |
| Barbiero aracılığıyla bana özel bir mesaj vermek istemişler. | Open Subtitles | لقد أرادوا إرسال رسالة خاصة إلىّ من خلال باربيرو |
| - Zengin ve bize bir mesaj vermek isteyen biri. | Open Subtitles | شخص يريد إرسال رسالة لنا |
| Dün gece benim bölgemde çalıştığını öğrenip kızlarıma bir mesaj vermek istedim. | Open Subtitles | ثم، الليلة الماضية، أجد أنها العمل بلدي العشب، II... وصلت إلى إرسال رسالة إلى بناتي، رجل. |
| mesaj vermek istediği için. | Open Subtitles | من يرغب في إرسال رسالة. |
| Hilltop'ı korkutup onlara mesaj vermek için aylakları içeri saldı. | Open Subtitles | ولقد روَّع (هيلتوب)، أطلق عليهم سائرين لمجرد إثبات وجهة نظر. |
| Evet, sanki bir mesaj vermek istiyor. | Open Subtitles | أجل، إنه يرسل رسالة. |
| Xerxes bir mesaj vermek istiyordu John. | Open Subtitles | لقد أراد أن يرسل رسالة يا جون |
| Yaptıklarımızı tehlikeye atan birilerine mesaj vermek için. | Open Subtitles | لإرسال رسالة إلى شخصٌ ما يشكّل خطراً على ما نفعله |