"mesele şu" - Translation from Turkish to Arabic

    • السؤال هو
        
    • الفكرة هي
        
    • المشكلة هي
        
    • الموضوع هو
        
    • الشيء هو
        
    • المغزى هو
        
    • المقصد هو
        
    • إليك الأمر
        
    • إليك ما
        
    • المهم هو
        
    • النقطة هي
        
    • لكن المهم
        
    • بيت القصيد
        
    • القصد هنا
        
    • إليكم هذا الشيء
        
    Mesele şu ki, bu konuyu incelemeye başladım, Bangladeş ve New York arasında gidip geldim. TED لذا فإن السؤال هو , بدأت بالبحث في هذه المسألة , والذهاب جيئة وذهابا بين بنغلاديش ونيويورك.
    Mesele şu ki onu vurdunuz, şimdi ise kartele karşı giriştiği soruşturmayı onlara satacaksınız. Open Subtitles الفكرة هي أنك ذهبت لتقتله، فعثرت على تفاصيل عملية كان يديرها، ضد العصابات.
    Mesele şu ki öyle ya da böyle herkesi en az bir kere sinirlendirmişimdir. Open Subtitles إنّ المشكلة هي مرة واحدة أو أخري تبولت عملياً علي كل شخص
    Mesele şu, annemin saatlerce ortadan kaybolduktan sonra geri döndüğünde nerede olduğunu sorduğumdaki tedirginliğini sana anlatmıştım hatırlıyor musun? Open Subtitles الموضوع هو هل تذكرين عندما أخبرتكِ بأن أمٌنا تختفي لساعات
    Mesele şu, ne kadar zeki olduğumuzu düşünsek de bu deneyin muhtemel sonucu 4,5 gün önce sorgu yargıcının seni araması. Open Subtitles الشيء هو مهما توقعنا اننا اذكياء اكبر نتيجة لتجربتنا هي انك منذ 4 ايام مضت تلقيت اتصال من المكتب الطب الشرعي
    Ama Mesele şu ki, öyle birine sahip olmadığım için kendim adına biraz üzüldüm. Open Subtitles لكن المغزى هو أن ذلك جعلني أشعر بالأسف قليلاً على نفسي أنني لا أملك شخصاً ما كهذا
    Mesele şu ki, birini bile öldürürsek dünya daha ıssız bir yer olur. Open Subtitles المقصد هو لو قتلنا واحدا منهم حتى واحد فسوف نجعل العالم مكانا وحيدا
    Mesele şu: Bir ev satın alıyorum. Open Subtitles إليك الأمر , سوف أشتري منزل جديد
    Mesele şu; onca kayıtsız resim nereye gitti? Open Subtitles السؤال هو, أين ذهبت كل النسخ الغير محسوبة؟
    Mesele şu ki, kim daha yürekli! Open Subtitles السؤال هو : 0 من يعطي قلبة أكثر فى مهنتة ؟
    Mesele şu, hayatlarımızı kader üzerine mi yoksa şans üzerine mi riske atmalıyız? Open Subtitles السؤال هو هل سنخاطر بحياتنا على القدر أم الفرصة
    Neyse, Mesele şu ki, birçoğunuzun bu işletmenin başarısında etkileri oldu. Open Subtitles على أى حال ، الفكرة هي أن الكثير منكم كان لديه تأثير كبير لنجاح تلك المُؤسسة
    Mesele şu ki Walter Paige ile bir zamanlar bir şeyler yaşadığını biliyorum. Open Subtitles ...الفكرة هي يا والتر أعلم أنك وبايح كان بينكم شيئ في مرة ما
    Bunların dışında, Mesele şu ki, size inansam bile yani sizin nereden geldiğiniz, benim ne yaptığım gibi... Open Subtitles المشكلة هي أنه ، حتى لو صدقتُك بشأن المكان الذي جئتَ منه ، أو ما فعلتُه أناً
    - Bak, Mesele şu ki sanki burada birden fazla kişi yaşıyor gibi. Open Subtitles أجل، المشكلة هي أنه يبدو أن ثمة أكثر من شخص يعيشون هنا
    Mesele şu ki, ben yaşlıyım. Mesele bu. Open Subtitles الموضوع هو ، انني كبيرة ، هذا هو الموضوع.
    Mesele şu, ben Red Sox fanatiğiyim. Open Subtitles الشيء هو أنني من مناصري الجوارب الحمراء نعم؟
    Mesele şu ki, eğer bu sonsuz Dünyalardan ikisi aynı hızda titreşimleri yakalamanın bir yolunu bulsa... Open Subtitles المغزى هو لو اثنان من كوكبي الأرض تمكنا من إيجاد وسيلة للاهتزاز بنفس السرعة بالضبط فلعل هناك فرصة لتجمعهما
    İronik bir durum ama asıl Mesele şu ki sana güvenemeyiz. Open Subtitles هذا مثير للسخرية، ولكن المقصد هو أنّه لا يمكننا الوثوق بك
    Mesele şu savaş Henan'da tekrar patlak verecek. Open Subtitles إليك الأمر. الحرب ستندلع ثانية في "هنان".
    Ailesine ancak bir yıl sonra anlattı. Mesele şu... Open Subtitles لقد تطلب منه أعوام كي يخبر أهله، إليك ما يحدث،
    Mesele şu: Yediğiniz yağın miktarı değil türü önemlidir. TED والغاية هي أن ما يهم ليس هو كمية الدهون التي تتناولها المهم هو نوع الدهون
    Mesele şu ki, bayanlar ve baylar, bu tamah, daha iyi bir kelime bulamıyorum,... iyidir. Open Subtitles ، النقطة هي ، أيهـا السيدات والسادة ، ذلك الطمع ، لعدم وجود كلمة أفضل جيّد
    Mesele şu, neye eroin dersek diyelim o satılır. Open Subtitles لكن المهم أنه.. لا يوجد فرق من جهة الهيرويين إذ سيباع
    Ama esas Mesele şu ki, nihayet İmparatorluk daha iyi bir yol olduğunu görüyor. Open Subtitles لكن بيت القصيد أنه أخيرًا الإمبراطورية تدرك أن هناك سبيلاً أفضل.
    Mesele şu ki ben doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Adaletten bahsediyorum. Open Subtitles القصد هنا أنى أحاول فعل الصواب أنا أتحدث عن العدالة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more