"mesele değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليست مسألة
        
    • لا ضغينة
        
    • ليس بالأمر
        
    • ليس بالامر
        
    • والعقلية
        
    • ليس شخصياً
        
    • تلك ليست مشكلة
        
    • ذلك فلا يهم إن
        
    Ama holding sahibi bir kodamanın karısı olmak şahsi bir mesele değil. Open Subtitles لكن، تُصبح الزوجة لتكتل كبير ليست مسألة شخصية.
    Sıkıntı yok, mesele değil. Önemli değil, unut gitsin. Tamamdır. Open Subtitles ـ لابأس، هذه ليست مسألة ذات شأن، إنسي الأمر
    Şahsi bir mesele değil ama intikam meselesi, anlarsın değil mi? Open Subtitles لا تتدخّل يا صاح، لا ضغينة شخصيّة، إنّما انتقام بسيط، اتفهمني؟
    O zaman bir e-mail daha yaz. Kayıtları düzelt. Büyük bir mesele değil. Open Subtitles لذا قم بإرسال بريدا آخرا و أصلح به الوضع ذلك ليس بالأمر العظيم
    - O kadar büyük bir mesele değil. Sadece çocuklar. - Tam şerefsizler. Open Subtitles ليس بالامر الجلل , إنهم مجرد أطفال إنهم حمقى
    mesele değil. Open Subtitles والعقلية
    Yapma, bu kişisel bir mesele değil. Open Subtitles حباً بالله. الموضوع ليس شخصياً.
    Tamam, mesele değil. Pekâlâ, sorun değil. Open Subtitles حسنا ، تلك ليست مشكلة حسنا ، لا مشكلة
    Madalyayı alıp almaması önemli değil. Bu soruşturmada ya da orduda olmam mesele değil. Gerçeği bulacağım. Open Subtitles فلا يهم إن حصلت هي على هذهـ الجائزة أم لا فلا يهم إن تحققت أنا من ذلك فلا يهم إن كنت في هذا (الجيش) أم لا
    Bu şahsi bir mesele değil. Bilimin ilerlemesi için. Open Subtitles إنّها ليست مسألة شخصيّة، بل لأجل تقدّم العلم.
    Bu kişisel bir mesele değil, Bay Harvey. Open Subtitles هذه ليست مسألة شخصية سيد هارلي.
    Tam olarak yasal bir mesele değil. Open Subtitles ليست مسألة قانونية في الحقيقة.
    Abartılacak bir mesele değil. Open Subtitles إنها ليست مسألة كبيرة
    Bunlar mesele değil. Open Subtitles إنها ليست مسألة هامة
    Bu yaptığım sana biraz barbarlık olarak görünebilir ama inan bana kişisel bir mesele değil. Open Subtitles أعلم أن هذا قد يبدو همجيًّا قليلًا، لكنّي أعدك أنّه لا ضغينة شخصيّة.
    Kişisel bir mesele değil. Open Subtitles لا ضغينة شخصيّة
    Hayır, sadece lise mezunu olmamak o kadar büyütülecek bir mesele değil. Open Subtitles كلا إِن الأمر فقط إِنّ التخرج من المدرسة الثانوية ليس بالأمر الهام
    Hadi ama! Bu o kadar da büyük bir mesele değil. Sen annende kalabilirsin. Open Subtitles بربّك، هذا ليس بالأمر العصيب يمكنك العيش في منزل والدتك
    Anne, bu önemli bir mesele değil. Oldukça eğlenceli. Open Subtitles أمي ، ليس بالأمر الهام ، أعني ، إنه ممتع
    - Büyütülecek bir mesele değil mi? Open Subtitles ليس بالامر الكبير ؟
    Kuzenim gay. mesele değil. Open Subtitles قريبي شاذ ليس بالامر الجلل
    mesele değil. Open Subtitles والعقلية
    Bu iş hiçbir şekilde kişisel bir mesele değil. Open Subtitles وهذا ليس شخصياً. لا شيء شخصي في هذا.
    Tamam, mesele değil. Pekâlâ, sorun değil. Open Subtitles حسناً ، تلك ليست مشكلة حسناً ، لا بأس
    Madalyayı alıp almaması önemli değil. Bu soruşturmada ya da orduda olmam mesele değil. Open Subtitles فلا يهم إن حصلت هي على هذهـ الجائزة أم لا فلا يهم إن تحققت أنا من ذلك فلا يهم إن كنت في هذا (الجيش) أم لا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more