"meselesini" - Translation from Turkish to Arabic

    • مسألة
        
    • موضوع
        
    • بمسألة
        
    • بشأن التبادل
        
    • حياة أو
        
    Tıp Enstitüsü meske meselesini incelemeye çalıştı. TED حاول معهد العلوم الطبية البحث في مسألة الكمامات أو الأقنعة.
    Al, bu celp meselesini halledene kadar şehirden uzaklaşmamızı istedi. Open Subtitles يقول آل إنه يجب إخراجك من المدينة ريثما يتولى مسألة الاستدعاء
    Alman Dışişleri Bakanı'na göre Avusturya, Sırbistan ile meselesini sessizce halletmeliydi. Open Subtitles قرر وزير الخارجية الألماني أنه يمكن للنمسا أن تسوي مسألة صربيا تماماً
    Hayır, değilim ama şu Ana-Baba meselesini sabah anlayacağız. Open Subtitles لا لست انا. ولكن موضوع بابا وماما هذا سوف نكتشفه في الصباح
    Düşündüm de, Rolls'a atlayıp, kahvaltı etmeye gidebiliriz ve, hastane meselesini konuşabiliriz. Open Subtitles لا تكوني قاسية كنت بقول لو ممكن نلف شوية نروح مطعم فور سيزونز نفطر ونناقش موضوع المستشفي اياه
    Hastane meselesini düşünüyordum da, sanırım haklı. Open Subtitles أنا فكرت في موضوع المستشفي و أعتقد أن سونتي لديها حق
    Şu "haklar" meselesini araştırdım. Haklısın. Open Subtitles بحثت بمسألة المنصب هذه و أنت على حق
    Gene o bebek meselesini açarsan, yemin ederim aklımı kaçıracağım! Open Subtitles ,لو ذكرت مسألة الطفل الآن أقسم بأنني سأجن
    Sid'in ofisini arayıp sakal meselesini çözmeye çalıştığımı söyler misin? Onunla öğlen yemeğinde konuşacağım. Open Subtitles هل يمكنك لإتصال به و اخباره أني سأحل مسألة اللحية هذه واني سأكلمه على الغداء
    Bir sürü mesaj bıraktım ve şu Latnok meselesini konuşmak istiyorum. Open Subtitles لقد تركت لها عشرات الرسائل على هاتفها أود أن أحدثها حول مسألة لاتنوك
    Eğer bu kızların karışma meselesini arkadaşlarına söylememi istemiyorsan, söylemeyeceğim. Open Subtitles لو كنت لا تريديني أن أخبرهم بخصوص مسألة التغيير , لن أفعل
    Korkarım ki, hain meselesini senin kadar kolay karşılamayacağım. Open Subtitles أخشى إنني لم آخذ مسألة الخائن بسهولة مثلك
    En kısa sürede, kölelik meselesini ebediyen rafa kaldırmak istiyorum. Open Subtitles لأنهي مسألة العبودية تلك إلى الأبد وعندما أستطيع
    Biz İsrail-Filistin meselesini gülünecek bir şey gibi algılamıyoruz. Open Subtitles نحن لا نعتبر قضية إسرائيل و فلسطين مسألة مضحكة
    Yahudi meselesini bırak. Artık o oyun çok fazla dikkat çekmiyor. Open Subtitles إنس موضوع اليهودية لا مزيدا من المسرحيات حول هذا الامر
    Belki daha sonra şu taşıyıcı anne meselesini konuşabiliriz. Open Subtitles ربما يمكننا التحدث حول موضوع الولادة البديلة
    Bakın, siz ikinizin şu Ryan meselesini yüzyüze konuşup halletmeniz gerektiğini düşündük. Open Subtitles لقد قررنا أنكما يجب أن تتعاملا مع موضوع رايان ذاك بنفسيكما
    Eğer şu bebek meselesini daha net görebilseydim. Open Subtitles إذا كان يمكننى رؤية موضوع الطفل هذا بوضوح
    Şu fotokopi - koltuk meselesini düşünüyordum da. Open Subtitles لقد كنت أفكر في موضوع الكراسي أو الناسخة
    Aslında annen rehabilitasyon meselesini yeniden açınca biraz utandım. Open Subtitles أجل, يتضّح أنّي كنتُ مُحرجاً قليلاً عندما فتحت أمّك موضوع مركز التأهيل,
    Miguel Prado ile ilgili bir şey. Ellen Wolf meselesini araştırmamı istemiştin. Orada mısın? Open Subtitles "له علاقة بمسألة (ميغيل برادو) و(إيلين ولف) التي جعلتني أبحث فيها، هل أنت موجودة؟"
    Hey, hey, dinle, bu telefonda bir ölüm kalım meselesini var. Open Subtitles لدى مكالمة حياة أو موت الآن وأحتاج شاحن سريعاً قبل أن ينقطع الخط

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more