| Eski takım yine burada ! Peki o metalik serseri nerede ? | Open Subtitles | طاقم التدمير هنا أين ذلك المعدني اللعين ؟ |
| Hava bulanıp sular ekşidikçe arıların balı bile, radyoaktivitenin metalik tadını aldıkça bunlar böyle hız kazanarak artar. | Open Subtitles | بينما الهواء يثخن الماء يحمض حتى عسل النحل النقي يواجه الطعم المعدني للنشاط الإشعاعى ويستمر ويستمر أسرع وأسرع |
| metalik mürekkep mukavvaya basılıyor ve istenen şekilde katlanıyor. | Open Subtitles | الحبر المعدني مطبوع على الركيزة الورقية ثم تطوى للشكل المفضل |
| boya gibi birşey, metalik bir yüzeyi kaplayabilecek ışığı maruz kaldığında elektriğe dönştürebilecek | Open Subtitles | تقريبا مثل الطلاء بحيث يمكنك الطلاء على سطح معدني وتعريضها للضوء لتمنحك الكهرباء |
| Ve bu ise bazı böceklerin üzerinde görebileceğiniz parlak metalik bir yüzeyi taklit etmeye evirilmiş. | TED | وهذه تطورت لتقلد سطح معدني لامع يشابه ذلك الموجود على سطح الخنافس |
| 'Sonra Jack biraz metalik ses çıkartıp 'balığı filtre borularına doğru çekecek.' | Open Subtitles | و بعدين جاك هيعمل بَعْض الأصواتِ المعدنية لجَذْبها لأسفل إلى إنبوبِ الترشيحِ |
| Kurbanın kurşun yarasından çıkan metalik tozla ilgili bir gelişme var mı? | Open Subtitles | أية تقدمات عن المسحوق المعدني من جرح رصاصة الضحية ؟ |
| Bu parça, boyanın moleküler yapısıyla uyumlu ama üzerinde bir çeşit metalik kalıntı var. | Open Subtitles | هذه البقعة لديه الجزيئية خصائص الطلاء، و ولكن هناك بعض النوع من التتبع المعدني في ذلك، أيضا. |
| Bu teknik, ısı dengesine kavuşmuş metalik tozunu ince katmalarına boyamasını içeriyor. | Open Subtitles | هذا الأسلوب ينطوي على طلاء طبقة خفيفة للغبار المعدني بداخل الدليل |
| Ancak sadece bir aptal bu metalik istilacıdaki tehlikeyi göremez. | Open Subtitles | لكن فقط الأحمق لا يستطيع رؤية هذا المعدني يغزونا |
| Ve üstü, siyah metalik bir tozla kaplıydı. | Open Subtitles | والمكونات تم تغطيتها جميعا بنوع من الغبار المعدني الأسود |
| Bir insana boğazının gerisindeki o metalik acı tada ne sebep olur? | Open Subtitles | ماهو الشئ الذي يعطي الرجل الطعم المعدني في الجزء الخلفي من حنجرته ؟ |
| Hâlâ o metalik tadı alıyor musun? | Open Subtitles | ليس فعلياً أمازالت تشعر بالطعم المعدني ؟ |
| Kendi bileğine, metalik vuruşlarla tıklayan saatini kapatmayı unuttu. | TED | نسي أن يوقف ساعة يده التي تدق كنبض معدني على معصمه. |
| Afazisi olan hastanın metalik tat aldığını bilmek istesin diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه يجب أن تعرف بأن مريض احتباس الكلام لديه طعم معدني |
| Yanık tabakayı metalik demir parçacıklarıyla kapladım. | Open Subtitles | لقد أصقلت الركيزة المحروقة بسائل معدني حديدي |
| Kemikleri temizlemeden önce bu metalik parıltıyı fark ettim. | Open Subtitles | و قبل أن أنظف العظام لاحظت بريق معدني و لكنه كان ألمنيوم |
| Bacağımda bulduğun şey metalik bantla karıştırılmış anodize edilmiş plastik ve yapıştırıcı. | Open Subtitles | هذا الشيء الذي وجدته في ساقي يبدو أنه يعود إلى جزء من فلم و شريط معدني خارجي ملصق به يبدو كأنها ملصق |
| Veya Dünyadan kalkan metalik nesnelerden bazıları yeni vahalar mı dölleyecekler, bir yerlerde insan sonrası hayat mı olacak? | TED | أم هل ستقوم بعض الأجسام المعدنية التي تطلق من الأرض بإحداث واحات جديدة، وإنشاء حياة ما بعد بشرية في مكان آخر؟ |
| Radarı metalik olmayan şeyleri de yakalayacak şekilde ayarladık. | Open Subtitles | نعيد ضبطها رادار للبحث عن المواد غير المعدنية. |
| Lütfen cebinizdeki tüm metalik eşyaları boşaltın. | Open Subtitles | أفرغوا كل الأدوات المعدنية من جيوبكم رجاءً |
| metalik gri bir Audi. | Open Subtitles | سيارة اودى بلون رمادى معدنى |