muhabirin buraya gelmesine çok zaman kalmadı ama ufak bir fikrim var. | Open Subtitles | حسناً ، ليس لدينا وقت طويل ليصبح المراسل هنا لكني عندي فكرة |
Ama başka yazılarda, tek kullanılabilir ve güvenilir kaynaklar muhabirin tuttuğu notlardır. | Open Subtitles | لكن على القطع الأخرى المادّة المصدرية الوحيدة المتوفرة الملاحظات المزودة من قبل المراسل نفسه |
Biz El Cezire olarak yıllarca Tunus'ta yasaklandık ve hükümet hiç bir El Cezireli muhabirin orda olmasına izin vermedi. | TED | ونحن في الجزيرة مُنعنا في تونس لسنوات ولم تسمح الحكومة التونسية بوجود أي مراسل للجزيرة على أراضيھا، |
13 yaşındayken muhabirin biri iki ders arası beni yakaladı. | Open Subtitles | عندما كنت في الـ13، مراسل رآني من بين صفوف المدرسة الداخلية |
Connie The Times'daki şu muhabirin bana diş bilediğini düşünüyor. | Open Subtitles | كوني تظن أن الصحفية من جريدة التايمز تسعى ضدي شخصياً |
muhabirin makalesini editörüne teslim etmesi konusunu tam olarak idrak edememişsin sanki. | Open Subtitles | تبدو مرتعباً قليلاً حيث سيكون على الصحفي تسليم المقال إلى الناشر |
Amerikalı bir muhabirin öldürülmesi riskini göze almayacaklardır. | Open Subtitles | إنهم لن يخاطروا بتعريض صحفية أمريكية للقتل |
Ne kampanyasına bağış yapanlara samimiyetsiz sözler verirdi... ne muhabirin sorduğu sorulara kaçamak yanıtlar uydururdu... ne de seçmenlerine yalan vaatlerde bulunurdu... | Open Subtitles | سواء كان منافقاً في وعده بالقيام بحملة تبرّع أو المراوغة الماكرة عند سؤال المراسل |
Ah, belki de gerçek bir muhabirin neye benzediğini hatırlamanı istediğim için gelmişimdir. | Open Subtitles | آه، إعتقدَ بأنّك قَدْ تُريدُ ان تذكر كيف المراسل الحقيقي يبدو |
Bu muhabirin de aynı sonuca varması uzun sürmedi. | Open Subtitles | وكان لم يمض وقت طويل قبل هذا المراسل توصلت إلى الاستنتاج نفسه |
Bunu muhabirin siz, bilgisayarınız ve şirketiniz hakkında yazı yazmasını sağlamak için bilerek yapmış. | Open Subtitles | فعل هذا عمداً ليجعل المراسل يكتب عنكم, عن حاسوبكم, عن الشركة |
Bu, bir muhabirin önemli bir haber peşinde olduğu zaman mı, yoksa birisi 6/49 için numara seçmeye mi çalışıyor? | Open Subtitles | هل هذه نظرة مراسل على أثر خبر مثير أو أن شخصا يحاول إيجاد أعداد اليانصيب الفائزة؟ |
Bu, bir muhabirin önemli bir haber peşinde olduğu zaman mı, yoksa birisi sayısal loto için numara seçmeye mi çalışıyor? | Open Subtitles | هل هذه نظرة مراسل على أثر خبر مثير أو أن شخصا يحاول إيجاد أعداد اليانصيب الفائزة؟ |
muhabirin biri resimleri ona verirsem onu mahvedeceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال لي مراسل أنه إن أعطيته الصور فسيهتم هو بالباقي. |
Bu muhabirin senle uğraşması konusunda ona katıIıyor musun? | Open Subtitles | هل تتفق معها أن الصحفية تسعى ورائك بشكل شخصي؟ |
Seni doğru anladıysam bu sadece bir muhabirin davası olmayabilir bu işin arkasında aslında şirketten birileri olabilir. | Open Subtitles | إن كنتُ أفهم جيداً قد لا يكون هذا ثأر الصحفية لكن يمكن أن يكون مصدرها فعل أحد ما من داخل الشركة |
O testi burada uygulasaydık muhabirin kaynağı tarafından verilen bilginin halka hiçbir tehdit teşkil etmediğini görür ve bunu ABD hükümetinin yabancı bir seçime yanlış bilgi ile yaptığı ve 3 Amerikalı da dâhil olmak üzere 38 kişinin ölümüne sebep olan politik saldırının haber değeri ile karşılaştırıp ölçebilirdik. | Open Subtitles | إن كنّا سنطبق ذلك هنا، سنرى أن المعلومات المقدمة من قبل مصدر الصحفي لا تمثل أي خطر عام |
muhabirin senin gazetenden olması yalnızca bir tesadüf yani? | Open Subtitles | إذن هي مجرد صدفة أن ذلك الصحفي يعمل أيضاً في جريدتك؟ |
Bir muhabirin dediği gibi, etrafta dolaşan kaçak mahkumlar yok. | Open Subtitles | لا يوجد كما قالت مراسلة صحفية العشرات من المُدانيين الهاربين فى هذا المهرجان |
Bu yüzden bir muhabirin böyle düşünüp konuşması gayet doğal. | Open Subtitles | لذا فمن الطبيعى للمراسل أن يفكر و يتحدث هكذا |
Buna minnettarım. Aslında sizin gibi gayretli bir muhabirin, | Open Subtitles | أنا أقدر ذلك، في الحقيقة، كنت آمل، كونك المراسلة الدؤوبة التي أنت عليها... |
muhabirin düşüncesine göre... bu birlikteliğin ilelebet mutlu devam etmesinde en ufak bir şüphe yok. | Open Subtitles | ليس هناك شَكّ في عقلِ هذا المراسلِ التي حالة هذا الإتحادِ سَيَكُونُ بسعادة أبداً بعد. |
Yerel bir çocuk hayata bu hikâye ile bağlanıyor ki bu da bu muhabirin ilgisini kanıtlar durumda. | Open Subtitles | طفل محلّي يتشبث بالحياة في قصة تثبت كفاءة هذا الصحافي. |
Ama şu muhabirin iyi olduğuna dair anons geçtiler. | Open Subtitles | لكن أبشِر فموفدنا قال بأن ذلك الصحفيّ حيّ |