"nefes alması" - Translation from Turkish to Arabic

    • التنفس
        
    • التنفّس
        
    • أن يتنفس
        
    • ان يستنشقها
        
    Çoğu zaman nefes alması çok zor, özellikle de ağır film ekipmanlarını taşırken. TED في بعض الأحيان يكون التنفس صعب، خاصة عند حمل جميع معدات التصوير الثقيلة.
    nefes alması çok ama çok zor. Yüksek irtifa hastalığına yakalanıyorsun. TED من الصعب جداً جداً التنفس. تصاب بإعياء الإرتفاع.
    Tam olarak ifade edemiyorum. AsıI önemli olan şey, nefes alması. Open Subtitles لا أستطيع التعبير عنه بكلمات إن الشيء المهم ، التنفس
    Ciğerine giden hava azalacak, nefes alması zorlaşacak. Open Subtitles ستنهار ببطء، جاعلة التنفّس أمراً شديد الصعوبة
    Böyle bir şarabın nefes alması gerekir. Bunu hatırla. Open Subtitles .نبيذٌ مثل هذا يحتاج أن يتنفس .تذكر ذلك جيداً
    - Doğru. nefes alması imkansız olmuş olmalı. Open Subtitles كان سيجدها و من المستحيل ان يستنشقها
    nefes alması engellendiğinde solunum yetersizliğinden olur; ...mesela naylon torbayla. Ve sonuçta buldum. Open Subtitles بسـبب وجود قطعة من البلاسـتيك منعته من التنفس وضعت على فمه وأنفه
    Balon gibi patlayıp durunca nefes alması için boğazında bir delik açtıkları küçük Wendy'nin aksine Stephie'nin hayatından büyük zevk almasını istediğini biliyoruz. Open Subtitles أنا أعرف بأنك خططت لتستمتع بهذا لكن هذا كان مثل بالون و كانت لن تستطيع التنفس
    Bunun içinde birisinin nefes alması büyük bir mucize. Open Subtitles إنها معجزة، إن كان أحدهم يستطيع التنفس في قناع كهذا
    Bu yüzden nefes alması durdu ama o ne boğuldu ne de boğularak öldürüldü. Open Subtitles ,مما سبب له عدم المقدره على التنفس ولكن هو لم يكن اختنق او خنق
    Çeneyi düzeltebilirsek, nefes alması düzelir. Open Subtitles لا أظن أننا سنحتاجها لو تعديل الفك سيكون التنفس بخير
    Tümör gırtlağını kapatmaya başladığı için nefes alması gittikçe daha da zorlaşacak. Open Subtitles والآن الورم يعيق اللوز لذا التنفس سوف يزيد سوءاً
    Bilmiyorum yakalayabildiniz mi, ama John bize dedi ki: Zor nefes alması nihayetinde motor sinir hastalığı teşhisine yönlendirdi. TED سيدارثان تشاندران: لا أعرف إذا فهمتم ما قال لكن ما أخبرنا به جون كان أن الصعوبة في التنفس أدت في النهاية إلى التشخيص بداء العصبون الحركي.
    Kendi başına nefes alması mümkün ancak tüple beslenmenden yemek yiyemeyecek. Open Subtitles يحتمل أن تتمكّن من التنفّس من تلقاء نفسها، ولكنّها لن تتمكّن من الأكل دون أنبوب تغذية
    - Şu an ilgileniyorlar. nefes alması durdu. Open Subtitles إنّهم يعالجونها الآن، توقّفت عن التنفّس
    Burada giderek nefes alması zorlaşıyor! Open Subtitles يصير التنفّس صعبًا جدًّا!
    Burada hiç yiyecek yok ama balinanın nefes alması gerekiyor ve bu çevrede bunu yapabileceği tek yer bu küçük delik. Open Subtitles لا يوجد غذاء هنا إلا أن الحوت عليه أن يتنفس والمكان الوحيد عبر عدة أميال حيث يمكنه أن يتنفس , هو هذا الثقب الصغير
    Charlie'nin kendi kendine nefes alması büyük bir gelişme. Open Subtitles حقيقة أنه يستطيع أن يتنفس بنفسه إنه شيء ممتاز - إنها أخبار رائعة -
    nefes alması gerek. Open Subtitles يحتاج أن يتنفس الهواء
    nefes alması imkansız hale geldi. Open Subtitles كان سيجدها و من المستحيل ان يستنشقها
    - Bu doğru. nefes alması imkansız hale geldi. Open Subtitles كان سيجدها و من المستحيل ان يستنشقها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more