"nefret ediyordum" - Translation from Turkish to Arabic

• كرهتك
• كرهته
• كنت أكره
• أكرهه
• أكرهها
• لقد كرهت
• كرهتهم
• كرهتُ
• كَرهتُ
• كرهتها
• وكرهت
• كرهت ما
• كرهت هذا
• كرهتكَ
• كرهتُها

" Erkek kardeşim, katlanmalıyım " şeklinde seviyordum ama aslında hareketlerinden nefret ediyordum.
لقد أحببتك بطريقةأنكأخي لذاأنامضطرة لكن في الأساس, لقد كرهتك

Kendimi küçük görmeme sebep olduğu için ondan nefret ediyordum.
لقد كرهته لأنه جعلنى احتقر نفسى

Tahmin edeceğiniz üzere, bu yüksek yoğunluktaki çekme anından nefret ediyordum.
وكما يمكنكم أن تتخيلوا كنت أكره لحظة نزع الضمادة بصورة كبيرة

Harika bir yemek ve gerisini unuttum Ondan nefret ediyordum ben
كنا نتعشى، وفجأة لم أستطع تذكر لماذا أكرهه

Beni o toplantılarda istemedikleri güne kadar nefret ediyordum elbette.
لقد كنت أكرهها إلى أن عرفت بأنهم لا يرغبون بحضوري فيها

Bu kurumun bizden içimizi açmamızı istemesinden nefret ediyordum.
لقد كرهت إصرارهم على أن أكون منفتحًا وأعبر عما بداخلي

Onlardan nefret ediyordum. Hepsinden nefret ediyordum.
كرهتهم كرهتم كلهم

İşletme okullarından nefret ediyordum. Bu yüzden bıraktım.
لقد كرهتُ المدرسة التجارية، لذا تركتُها.

Herkes senden nefret ederken suçsuz bulundun. Ben de senden nefret ediyordum.
لقد وجدناك برئياً عندما كرهك الجميع , لقد كرهتك

Ama sanırım ne olduğunu bildiğimden nefret ediyordum!
لكنني أعتقد أنني كرهتك لأنني عرفتك على حقيقتك

Ve evet başlarda senden nefret ediyordum.
و, نعم, كرهتك, لأنها قالت لي أن أفعل.

Ondan nefret ediyordum ama onu öldürmeyi asla düşünmedim.
. لقد كرهته ، لكن لم أحاول مطلقاً قتله

Beni aldattığı için iki yıldır ondan nefret ediyordum.
لقد كرهته لمدة سنتين لأنه قد خانني

O yürüyüşten, o balkondan nefret ediyordum, o odadan nefret ediyordum, o evden nefret ediyordum.
كنت أكره ذلك الممشى، تلك الشرفة، كنت أكره تلك الغرفة، وذلك البيت.

Gerçekten ve gerçekten de Helvetica yazı tipinden nefret ediyordum.
كنت أكره إلى درجة كبيرة الخط الطباعي هيلفيتيكا

Ondan o kadar nefret ediyordum ki, ben yapsaydım ıskalamazdım.
إذا كُنت أكرهه لتلك الدرجة ، فلماذا قد أزعج نفسي بالسعى خلفه وعدم إصابة الهدف

Elektronik yakıt enjeksiyonundan önce de karbüratörlerden nefret ediyordum şimdi de karbüratörlerden nefret ediyorum.
كرهت المازجات قبل وجود حقت الوقود الإلكترونيه و أنا أكرهها الآن أيضاً يا عم سكوت؟

Evet, moda dünyasının iş kısmından nefret ediyordum ve psikoloji diplomam vardı, neden olmasın diye düşündüm?
أجل، لقد كرهت العمل في الموضة العالمية ،وكانت لدي درجاتي في علم النفس ثم فكرت، لم لا؟

Onlardan nefret ediyordum.
لقد كرهتهم للغاية.

- Hayır, ben sadece işinden nefret ediyordum.
كلا، لقد كرهتُ فقط ما كان يفعله، ليكسب قوته سيدتي...

O işten nefret ediyordum.
كَرهتُ ذلك العمل.

Altı yaşımdayken Noel için bir bebek almıştı ve ondan nefret ediyordum.
عندما كنت في السادسه، إشترى لي تلك الدمية لعيد الميلاد وقد كرهتها

İnsanların bana her göz dikişini, her kıkırdayışını, her beni işaret edişini, parmağı değil, ''beni'' işaret edişini hissediyordum. Bu yaptıklarından nefret ediyordum.
كنت أشعر بكل نظرة، بكل همسة، كل إصبع يشير إلىّ، ليست الأيدي، بل حتى مجرد إشارة الإصبع، وكرهت ذلك.

Çünkü kendim olmaktan nefret ediyordum.
لأني كرهت ما كان ملكي

Küçük bir peynir dükkânım vardı ama işten nefret ediyordum.
كنت أملك متجر جُبن صغير ولكني كرهت هذا العمل حقًا.

Tamam, biraz nefret ediyordum.
حسناً لقد كرهتكَ قليلاً

Bunun için ondan nefret ediyordum ve hala da ediyorum.
كرهتُها على ذلك، و ما زلت.