"nefret ettiği" - Translation from Turkish to Arabic

• يكره
• يكرهه
• تكره
• يكرهها
• تكرهه
• يكرهك
• يكرهون
• كرهه
• يكرهني
• كره
• تكرهها
• يمقته
• يكرهة
• يكرههم
• يكرهونه

Kötü haberlerden daha çok nefret ettiği tek şey ondan saklanan kötü haberlerdir.
الشيء الوحيد الذي يكره أكثر من الأخبار السيئة هو إخفاء الأخبار السيئة عنه

Yani kocalardan nefret ettiği kadar karılarından da nefret ediyordu.
و تلك طريقة منمقة لقول انه يكره الأزواج بقدر الزوجات

Sanırım kız arkadaşından ve nefret ettiği TV işinden uzak kaldığı için memnun.
اعتقد بأنه سعيده لانه سوف يبتعد عن صديقته وعمله في التلفاز الذي يكرهه

İnsanların ikisini birbirine karıştırması kadar nefret ettiği birşey yoktur.
ليس هنالك شيء تكره أكثر من لخبطة الناس بين الاثنين

Onun olayı kızamıktan ölen nefret ettiği dadısıyla başlıyor.
فى حالته بدأ الأمر عندما ماتت . مربيته التى يكرهها بسبب الحصبة

Ve şu anda nefret ettiği adamla bir trende, balayında.
و الان هى فى شهر العسل فى قطار مع رجل تكرهه

Bir FBI ajanı sizden nefret edebilir, ama daha çok nefret ettiği bir görevde ise.. kurtulmak için size yardım edecektir,
عميل الإف بي آي قد يكون يكرهك, لكن إن كان ,التعاون معك يخلصه من مهمة يكرهها أكثر منك

Striptizcilerin erkeklerden nefret ettiği konusunda yaygın bir yanlış anlama vardır.
الآن، هنالك سوء فهم شائع من أن راقصات التعري يكرهون الرجال

Ve itiraf etmem gerek, ben de asla gerçek olmayacak bir okuyucu kitlesi için herkesin nefret ettiği bir konuda inanılmaz derece inekçe bir kitap yazacağımı sandım.
وعلي ان اخبركم لقد كنت اعتقد انني سوف اكتب كتاب سيئاً وسوف يكره الجميع ولن يستوعبه الناس

Ah, evet. Bütün bu ilgiden nefret ettiği besbelli.
أوه، نعم ، أنتِ يُمكن أن تخبريه حقاً أنه يكره كل هذا الأنتباه

Kötü geçen bir iş görüşmesinden dönüyordu ve... reklamcılıktan nefret ettiği kadar başka birşeyden nefret etmediğini... herşeyi alıp çöpe atmayı istediğini söyledi.
لقد أتى من مقابلة سيئة لقد قال انه يكره مجال الدعاية للأبد ويريد أن يقل هذ الموضوع للأبد

Çünkü orası bir kilise. Düzenin simgesi. nefret ettiği her şey.
، لأنها هى الكنيسة . المؤسسة ، كل شئ يكرهه

Bir kâşık suda fırtına koparan tiplere dönüşmeye başlıyor, hani insanların nefret ettiği.
أتعلم, لقد بدأ بالفعل في الظهور كالشخصية المناسبة لدراستي؟ الشخص الذي يحب أن يكرهه الناس؟

Kendi babasından nefret ettiği kadar ondan nefret eden bir oğlu vardır.
وانفصل مثله أيضاً، وله إبن يكرهه بقدر ما هو يكرّه أبيه

Bence Michelle Charters, nefret ettiği işinden kurtulmak için böyle bir hikaye uydurdu.
أعتقد ميشيل تشارترس أعدّت هذه القصّة للخروج من الشغل تكره.

İnsan nefret ettiği kişiye karşı böyle mi davranır?
أعني , أهذا ما تفعلهُ عندما تكره شخصاً ما؟

Ani seslerden nefret ettiği için beni Ghost diye çağırırdı.
دعتني بجوست لأنها تكره الضوضاء المفاجئة، التي كنت اسببها.

Marthe, Paul Renauld'nun nefret ettiği ve korktuğu kişinin kızına.
والتى يراها يوميا مارثا ابنة السيدة التى يكرهها بول رينو بشدة ويخشاها

En nefret ettiği şeyin ise her şeye mesafeli tavrım olduğunu söylüyor.
إنها تقول بأن أكثر شئ تكرهه فيّ بأنني أرى الأشياء من بعد ؟

Senden nefret ettiği için ikna edemeyeceğinden korkuyorsun.
أنت خائف من عدم قدرتك على إقناعه لأنه يكرهك

Aslında tek çalıştığımız şey erkeklerin babalarından neden nefret ettiği ve anneleriyle neden yatmak istedikleri.
في الحقيقة ، الشيئ الوحيد الذي يبدو اننا ندرسه هو لماذا الرجال يكرهون ابائهم ويريدون ان يناموا مع امهاتهم

Tchaikovsky'nin gerçekten nefret ettiği tek eseri ...
فالعمل الموسيقي الذي ألفه تشايكوفسكي و كرهه فعلاً

Benden nefret ettiği doğru ama sadece beni sevenlerle çalışacak olsam...
هو يكرهني , ولكن اذا عملت فقط مع الاشخاص اللذين يحبوني,

DNC'nin Bernie'den ne kadar nefret ettiği onları bitirdi tüketti.
تمّ استفادهم بمدى كره اللجنة الوطنية الديمقراطية لبيرني.

Neyi sevdiğin konusunda bilgim vardır ama daha önemlisi nefret ettiği şeyleri de iyi bilirim.
وبنفس القدر من الأهمية أعرف الأشياء التي تكرهها

Kendimi kitaplarıma adadım ve onun nefret ettiği liberal bir eğitim aldım.
لقد دفنت نفسي بين كتبي وحصلت على التعليم التحرري الذي كان يمقته

Senin gibi bir kaybeden bu kadar nefret ettiği çocukları görünce ne kazanabilir?
ماذا سيكسب خاسر مثلك من رؤية كل الاطفال الذين يكرههم للغاية ؟

Onların vampirlerden daha çok nefret ettiği bir şey varsa o da melezler.
لو هناك مخلوق واحد يكرهونه أكثر من مصاصي الدماء، فإنّهم الهجائن.