| Neyse ki sermaye masrafımız, teçhizat ve füze satışlarının toplamı ile cömertçe dengelendi. | Open Subtitles | لحسن الحظ نفقاتنا الكبيرة تعادلت بشكل رائع الناتجةِ من مبيعاتِ الأسلحةِ و القذائفِ. |
| Neyse ki buna hazırlıklıyım, bu yüzden pek endişeli değilim. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنني مستعدة لهذا ، لذلك لست قلقة جداً |
| Neyse ki emniyetten üst düzey bir yetkili Bar-le-Duc'te onun izini buldu. | Open Subtitles | لحسن الحظ, عضو في الشرطة ذو رتبة عالية أخذها الى حانة لوديك |
| Yerel bir hastaneye nakledildi ama Neyse ki taburcu edildi ve durumu iyileşecek. | Open Subtitles | هي نقلت إلى مستشفى محلية لكن لحسن الحظ هي خرجت و ستكون بخير |
| Neyse ki aşağıdaki su kıyısında hepsine yetecek kadar yiyecek var. | Open Subtitles | لحسن الحظ عند أسفل حافة الماء، يوجد غذاء كافي لهم جميعا. |
| Neyse ki; insanları yüz üstü bırakmak senin en büyük özelliğin. | Open Subtitles | حقا , لحسن الحظ ان ترك الناس يغرقون هو شأنك الخاص |
| Neyse ki erken fark ettik de çok maruz kalmadın. | Open Subtitles | لحسن الحظ, لقد اكتشفناه مبكرا, مما قلل من خطر تضررك |
| Neyse ki beni vuran zengindi... ve bana para verdi. | Open Subtitles | لحسن الحظ ، أنه كان فاحش الثراء فأعطاني بعض المال |
| Satrançta hamle yapmak zorundasınız ama Neyse ki hayat bu konuda daha esnek. | Open Subtitles | في الشطرنج, يجب أن تتحرك, و لكن لحسن الحظ, فأن الحياة أكثر مرونة |
| Neyse ki, Yapım şirketi bana bazı muhtemel takas eşyaları verdi. | Open Subtitles | لحسن الحظ, المنتجون قد زودوني ببعض الاشياء التي يمكنني المقايضة بها |
| Neyse ki, onlar beni buldu, yoksa kanadın üstünde gidecektim. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنهم عثروا علي، وإلا لكنت راكبا على الجناح. |
| Neyse ki bir sorun çıkarsa diye alternatif teklif senaryomu hazırlamıştım. | Open Subtitles | لحسن الحظ لدي سيناريو بديل للخطبة في حال كانت هناك مشكلة |
| Evet, ama Neyse ki geçmişten gelen benle rast geldim. | Open Subtitles | نعم و لكن لحسن الحظ ذهبت لنفسي الأخرى من المسقبل. |
| Neyse ki artık 1 yıl önceki o adam değilim. | Open Subtitles | لحسن الحظ, أنا لست الرجل نفسه الذي كان قبل سنة |
| Neyse ki bende senin daha bilmediğin bir sürü hikâye var. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لديّ الكثير من القصص التي لا تعرفهــا بعد |
| Neyse ki Ludwig imzalasın diye bütün Beethoven nota kağıtlarını getirmiştir. | Open Subtitles | لحسن الحظ ,لقد جلب جميع اوراق بيتهوفن الموسيقية لودفيج ليوقع عليها |
| Biliyorum, ama Neyse ki, sen bir kardeşlik kızı değilsin. | Open Subtitles | أعرف، لكن لحسن الحظّ لستِ فتاةً في أخويّة. |
| Neyse ki Uyandım ve hayatın olması gerektiği gibi olduğunu gördüm. | Open Subtitles | من حسن الحظ افقت فرأيت أن العالم كما ينبغي أن يكون |
| - Ne? - Evlerinin önünden geçiyordum ve garajlarında onu gördüm. Neyse ki, beni göremediler çünkü kamuflaj giyiyordum. | Open Subtitles | كنت مارًا من جوار منزلهم , ورأيته بالكراج .ولحسن الحظ لم يتمكنو من رؤيتي .لأني ارتدي اللبس الزائف .. |
| Teşekkür ederim. Geçti. Neyse ki zamanında yetiştin! | Open Subtitles | شكراً , كل شيء علي ما يرام حمداً لله لأنك وصلت إلي هنا في الوقت المناسب |
| Neyse ki sıra pantolonuna gelmeden oyun bitti. | Open Subtitles | من الجيد أن اللعبة توقفت قبل أن ترهن بنطالك |
| Neyse ki gelmemişsin çünkü birden, cennetten inmiş gibi sarı saçlı, iri yarı bir kadın gelip yanıma oturdu ve büyük paralar kazandık. | Open Subtitles | الحمد لله أنكى لم تفعلى,لأن تلك المرأة الضخمة التى كانت تجلس بجانبى,من السماء, وفجأة. حصلنا على ربح ضخم. |
| Neyse ki şimdi taşıdığınız adın imzasında, ilk harf yağlı bir lekeyle silinmiş. | Open Subtitles | على الرغم أننى الآن أحمل الجنسيه المجريه لسوء الحظ فالحرف الأول من توقيعك غالبا ما تم محوه بنقطة زيت |
| Neyse ki bizim için... nasıl desem... tarih öğrencisiyim. | Open Subtitles | لحسن حظنا أو يمكن ان تقول أنني أحب التاريخ |
| Hayır ama Neyse ki dikkatimi dağıtacak yeterince çok işim var. | Open Subtitles | لا , لكن لحسن حظي أن لديّ الكثير من الأعمل لتشتتني |
| Sen de ceza aldın! Neyse ki sadece bir maçlığına. | Open Subtitles | و بسبب ما فعلته فقد تم توقيفك لمباراة واحدة ، لحسن حظك |
| Senin olayında, Neyse ki hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | في السينارو الذي قلتي, على الأقل لم يحدث شيء |
| Neyse ki zamanında anladık. | Open Subtitles | الحمدلله أننا اكتشفنا الأمر في الوقت المناسب |
| Geri geldin, seni sersem. Neyse ki sana bir silah getirdim. | Open Subtitles | لقد عدت مجدداً أيها المغفل من حسن حظك أنني جلبت مسدساً |
| Neyse ki tek bir doğru cevabı aramadan vazgeçecekler ve manevi bir çığır açacaklardı. | TED | على أمل أن يتخلوا عن البحث عن إجابةٍ صحيحةٍ واحدة ويحققوا إنجازًا روحيًا. |