| numuneler toplayıp bazı yoğun taksonomi yapmak gerekir. | TED | سيكون عليكم جمع العينات و القيام بتصنيف كثيف. |
| numuneler toplamak ve birkaç not tutmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد جمع بعض العينات وتدوين بعض الملاحظات |
| Uzmanlar ve bilim adamlarından takım oluşturduk numuneler toplanıp | Open Subtitles | لدينا فريق من المتخصصين في جمع العينات وفريق آخر من العلماء |
| numuneler 7, 12 ve 22 de, organizmanın izlerini taşımakta. | Open Subtitles | عينات 7, 12 و22 أيضا إحتو دليل أثر الكائن الحي. |
| Ama evin altında bulduğunuz yerden çıkan numuneler ile eşleşiyor. | Open Subtitles | ولكنه لا يفعل عينات من المباراة الفراش في الفضاء الزحف. |
| Bak, yaz dönemi için dükkânlara gönderdiğimiz tüm numuneler hemen satılmış. | Open Subtitles | إستمع ، إستمع ، العينات للخطوط الصيفية لقد تم بيعهم بشكل عملي ، لقد قمنا بإرسالهم لكل متجر |
| Bu numuneler canlı tutulmadığında dokuları, hayati organları korneaları ve derileri için biçilirler. | Open Subtitles | عندما تصبح هذه العينات غير قابلة للتجريب فإننا نكسب منهم الأنسجة والأعضاء الحيوية وقرنيات عيونهم، وجلودهم |
| Eğer aldığım numuneler bana yeni bir bakış açısı kazandırmasaydı şu an depresyona girerdim. | Open Subtitles | سأكون محطبة الأن لو لم تكن هذه العينات من وظيفتي تعطيني نظرة جديدة على الحياة |
| Bunu yapmaya gerçekten niyetliysen numuneler için çok daha büyük bir soğutma sistemine ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | إذا أردتِ فعل هذا فسنحتاجُ الكثير من أنظمة التبريد من أجل العينات |
| Kuzey duvarında devasa bir kovan buldum. numuneler mikotoksin kaynıyor. | Open Subtitles | تعقّبتُ خلية عملاقة عند الجدار الجنوبي كل العينات تعج بالسموم الفطرية |
| Bütün numuneler -70 derecelik soğutucularda saklanıyor. | Open Subtitles | جميع العينات محفوظة في ثلاجة بدرجة حرارة 70 تحت الصفر |
| Bu akşam uğrayın, aklımızdaki birkaç yemek ve şaraptan numuneler yapalım. | Open Subtitles | تعال في المساء ، وسنقوم بتحضير بعض العينات من الطعام والشراب الذي نضعه في أعتبارنا |
| Kraterden, Dünya'nın merkeziyle ilgili bilimsel veriler sunabilecek numuneler toplayacak. | Open Subtitles | هو سيجمع العينات من الحفرة... ... الذيقد يحملبياناتعلمية حول صميم الأرض. |
| Neyse ki elimde ücretsiz numuneler var. | Open Subtitles | الخبر الجيد هو.. العينات المجانية |
| Seni seçmişler çünkü, kısırlık tedavisi için verdiğiniz numuneler hâlâ depolarında duruyor. | Open Subtitles | لقد إختاروكِ لأنه كان لازال لديهم عينات من دورات العقم الخاصة بكِ |
| ve ben kitabımı yazarken tüm bu şirketler ile temas kurdum ve bana gerçek örnekler göndermelerini talep ettim ve gerçek numuneler. | TED | وعندما كنت اعد هذا الكتاب واجمع المعلومات عن المنتجات والمنتجين لانني كنت اريد منهم ان يرسلوا لي عينات من منتجاتهم ونماذج حقيقية |
| Aşk bir üründür, onu bedava numuneler vererek pazarlamayın dedi. | Open Subtitles | قال ان الحب منتج لا يباع بمنح عينات مجانية |
| Buz merkezinden numuneler olmadan "vay anasını" dışında söyleyebileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | بدون فعلي عينات ثلج الرئيسية، أنا لا أستطيع قول أيّ شئ ماعدا، تعرف، نجاح باهر. |
| numuneler için ofis çalışanıma rüsvet verdi. | Open Subtitles | قامت برشوة مدير مكتبي للحصول على عينات منها |
| Hiç kimse içini görmediği gibi örnek numuneler bile alamadı. | Open Subtitles | لم يشاهد أحد ما بالإسفل، فقط نأخذ عينات منها |
| Deney tüplerindeki numuneler gibi oturup, karşılıklı birbirlerini incelemeden. | Open Subtitles | وليس الجلوس بعيداً وتحليل بعضهم البعض مثل عينتين فى زجاجة |
| Biri hariç tüm numuneler bulundu. | Open Subtitles | تم تحريز كلّ العيّنات إلّا واحدة. |