| Haydi sakın bana O tarz bir hayat istediğini söyleme. | Open Subtitles | بربّكِ, لا تقولي أنكِ تريدين ذلك النوع من الحياة. |
| Aslında İncil, İsa ve O tarz şeyler hakkında bilgi arıyordum. | Open Subtitles | لا، في الحقيقة انا ابحث عن بعض المعلومات عن التوارة، المسيح، ذلك النوع من الأشياء |
| Peki söyler misiniz, biriniz ölünce diğeri kendisini yakıyor hani, sizinki de O tarz bir evlilik mi? | Open Subtitles | إذن, أخبريني, زواجك من ذلك النوع حيث عندما يموت, ترمي نفسك في النار ؟ |
| Sivil birisine O tarz bilgileri vereceklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | و لكن ,اه,لا أعتقد أنهم يعطون هذا النوع من المعلومات للمدنين .. |
| Kadınları tanırım ve o O tarz değildi. | Open Subtitles | . ليست هذا النوع من النساء . أنا أعرف النساء . و هي ليست من ذلك النوع |
| O tarz yumruları aldırmak için bir uzmana ihtiyacın var. | Open Subtitles | تحتاجين إلى مختص لإزالة هذا النوع من الثآليل |
| Mesela, önemli belgeler, günlüğüm, ve O tarz şeyler. | Open Subtitles | مثل الوثائق الهامة ومذكراتي , ذاك النوع من الأشياء |
| Ona kardelen gönder. O tarz bir yüzü var. | Open Subtitles | أرسل لها أزهار الثلج لديها ذلك النوع من الأوجه |
| Ben şeytan, yaratık O tarz şeyler avlarım. | Open Subtitles | أنا أطارد الكائنات الشريرة, الوحوش ذلك النوع من الأمور |
| O tarz bir kadın değildi. Gençti, güzeldi. Ucuz kıyafetler giyiyordu. | Open Subtitles | لم تكن إمرأة من ذلك النوع لقد كانت شابة، جميلة، ترتدي ملابس رخيصة |
| Öğle yemeği yerdik, yılda bir iki kere hayır işi etkinliklerinde aynı masaya otururduk, O tarz şeyler. | Open Subtitles | غــداء أو اثنيـن في السنة ومشاركة طاولـة في الأحداث الخيـرية، ذلك النوع من الأشيـاء. |
| O tarz bir rol yapma değil. Aslında o da var. | Open Subtitles | ليس ذلك النوع من أدوار لعب البالغين، مع أنّه هناك نوع منه أيضاً. |
| Ayrıca sana yardım etmek istesem dahi O tarz bir bağlantım yok. | Open Subtitles | بجانب, حتى لو أردت مساعدتكِ, ليس لدي اتصالات من ذلك النوع |
| O tarz bir sorumluluğu kaldıramam sanmıştım. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد بإنني قادراً على مواجهة هذا النوع من المسؤولية |
| Tamam, bak, ben O tarz bir kız değilim. | Open Subtitles | حسنا إسمعي، أنا لست هذا النوع من الفتيات |
| Tabii, O tarz biriyim. Jackie'ye yalan mı söyledin? | Open Subtitles | صحيح , انا هذا النوع من الرجال هل كذبت على جاكى ؟ |
| O tarz şeyler. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين الأخلاق هذا النوع من الاشياء؟ |
| Oğlum iyi mi doktor? Ben O tarz bir doktor değilim. | Open Subtitles | في الواقع، لست هذا النوع من الأطباء أنا أعمل مع الشرطة الفيدرالية |
| O tarz şeyleri eve getiremezsin. | Open Subtitles | حسنا، لا يمكنك إحضار هذا النوع من الأشياء معك للبيت |
| O tarz bir hayvan hiç görmemiş değilsin. | Open Subtitles | انه ليس كأنك لم تري هذا النوع من الحيوانات من قبل |
| - O tarz bir çocuk değildi. | Open Subtitles | إنه ليس من ذاك النوع من الأولاد |
| O tarz adamları bilirsin. O, işiyle evli. | Open Subtitles | انتِ تعرفين هذه النوعية من الرؤساء انه متزوج لوظيفته |