Bir keresinde onunla buluşmaya gittim. Bir otel odasındaydı, en üst kat. | Open Subtitles | مثل تلك المرّة عندما ذهبت لمقابلتها في غرفة فندقٍ في الطابق العلوي |
Buraya vardığımızda, adam hâlâ üst kattaki çocuk odasındaydı. | Open Subtitles | عندما وصلنا كان الرجل مايزال بالأعلى في غرفة نوم الأطفال. |
Ama mesaj masam hala yatak odasındaydı ve almam gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن طاولة المساج الخاصة بي ما زالت في غرفة النوم واضطررت إلى أخذها |
Jeff, misafir odasındaydı; ben de kanepede. | Open Subtitles | جيف كَانَ في غرفةِ الضيوف، وأنا كُنْتُ على الأريكةِ. |
Hayır. Kendi odasındaydı ve kapısı kapalıydı. | Open Subtitles | لا، بل كان في غرفته الخاصة مغلقاً الباب على نفسه |
Buna ben cevap verebilirim. odasındaydı. | Open Subtitles | أستطيع أن أجيب على ذلك لقد كانت في غرفتها |
Çocuk odasındaydı onu kollarında sallıyordu. | Open Subtitles | كانت في غرفة الطفل، تهدهد له بين ذراعيها |
E.Y.C. silahının etrafındaki sınırlama alanı arızalandığında Grant kontrol odasındaydı. | Open Subtitles | وكان وحده في غرفة التحكم عندما فشل الحقل الاحتواء حول سلاح دي. |
Buraya geldiğimde bekleme odasındaydı. | Open Subtitles | لقد كان في غرفة الانتظار عندما أتيت إلى هُنا. |
Sapık, kızının odasındaydı fakat onu incitmemeyi tercih etti. | Open Subtitles | فالمطارد كان في غرفة نوم ابنتك واختار ألا يؤذيها. |
Yaşlı adam burada, yatak odasındaydı. | Open Subtitles | الرجل العجوز كان في غرفة النوم هنا. |
Margie, Polly tek başına sanat odasındaydı. | Open Subtitles | مارجي كانت بولي في غرفة الفنون التشكيلية لوحدها - اسفه. |
Onu en son gördüğümde ana güç odasındaydı. | Open Subtitles | رأيته آخر مرة في غرفة الغلاية الرئيسية |
Bir dahaki görüşümde müzik odasındaydı. | Open Subtitles | وبعد ذلك وجدته في غرفة الموسيقى |
Bunlar zavallı babanın odasındaydı. | Open Subtitles | هذه كانت في غرفة أبيك المسكين. |
O sırada muhtemelen yatak odasındaydı. | Open Subtitles | في ذلك الوقت كانت في غرفة النوم |
Evet, üst katta dikiş odasındaydı. | Open Subtitles | نعم إنه كان بالأعلى في غرفة الخياطه |
Küçük yatak odasındaydı herhalde. Neden? | Open Subtitles | أعتقد أنه في غرفة النوم الصغير, لماذا ؟ |
Sarı bir su tabancası dinlenme odasındaydı, ...ve bir de üç tane balık su tabancası. | Open Subtitles | أي بندقية نافورةِ صفراءِ كَانتْ وَجدتْ في غرفةِ الإستراحةَ، وa عُلبة ثلاثة مِنْ سمكِ squirters. |
Bu otel odasındaydı. | Open Subtitles | انظر لقد كانت في غرفته بالفندق |